21 Nisan 2013 Pazar

Arkadaş Katili(Eski yayınlarımdan bulduğum güncelleme niteliğindeki yayınım.)

Yayın başlığı biraz itici gelmiş olabilir ama biliyorum çoğunuz aynı duruma düştünüz. Bildiniz siz o arkadaşları. Hani yalan söyleyen, sürekli kıvıran, kankanız ama annesin adını bile bilmediğiniz arkadaş hani.
 Hani sınavda kopya çekerken hocaya yakalanırsın da o kendini kurtarır, hoca seni beeller ya... Kelimeler yetmez işte. Ne gıcıktır ya. Geldimi aklınıza bu arkadaşın kim olduğu. Var dimi sizin etrafınızda. Yalnız değilim e mi?
 Evet evet her yerdeler. Seri üretim bunlar. Adım başı piç. Biz kendimizi bu piç istilasından nasıl mı koruruz. Akıllı insan kendini koruyamaz. Deli olacaksın ki kimse sana deymesin. Deli olan yaşıyor; arkadaş kopya hazırlarken hocaya yakalandıydı da "Ne kopyası hocam nerde ya?" deyip yırtmıştı. Hoca deli sandı elbet. Ben yakalansaydım, düşünmek bile kalp çarpıntısı yapıyor. İlk yayından sizi sıkmayayım ama bu zamanda deli olan yaşıyor.
 Ben de mi deli gibi davransam. Annemler "Hadi kızım nerede kaldın!" dediğinde "Bana bir on yıl ver beyin gücümle geleceğim." falan desem? İnanmazlar ki. Bak ibne arkadaş mevzusundan nerelere geldik. Efenim bu sözde kanka ilişkilerinde siz onu sevmediğinizi ne kadar göstermemeye çalışsanız da anlaşılıyor tabii. Kuantum fiziğinden enerjiyle ilgili bir açıklaması da mevcut bunun. Her neyse, kin gütmeyin kimseye ama yeri geldiğinde de ağzına sıçmasını bilin arkadaşınızın. Çünkü o zaman onun gerçek yüzünü görebilirsiniz. İnsanlar sadece sinirlendiklerinde kendileri oluyorlar bence.
Bir arkadaş var mıdır ki kendi çıkarlarından ödün versin. Hayır. Kimseye körü körüne güvenmeyin çünkü onlar bu gün buradalar ama arkanızı dönün bakın bakalım ertesi gün kim olacak orada. Gülerseniz herkes sizinle güler ama ağlarsanız tek başınıza ağlarsınız.