31 Mayıs 2014 Cumartesi

Uzun zaman sonra gene ben;

Evet bir kedi buldum arkadaşın evinin civardan. Aldım ben bu kediyi, gel lan dedim pireli, tuttum enseden koydum göğsüme. Aldım bunu demlik kutusunda eve getirdim. Bir güzel pakladım. Bir kaç pire ayıkladım. Kuzenin de yardımıyla baya bi iyi ettik biz bunu.
Annem geldi. Delirdi kadın. Temizlik hastası olmasından kaynaklı bir küçük sinir nöbeti geçirdi. Deli gibi bağırındı.
Babam bağırmaya başladı. Neymiş efendim ben gerizekalıymışım, beynim darmış, çocuk çocuk hareketler yapıyor muşum...
Kedinin evden gidecek olmasına değil, bahtsızlığıma ağladım. Bir sinir nöbeti geçirdim sanırım. Kendimde değildim. İstemeden bağıra bağıra ağlıyodum. Annemin kolları arasındaydım ve annem beni geri döndürmeye çalışıyordu. Korktuğunu söylüyordu. Daha çok üzülmeme rağmen elimden bir şey gelmiyordu.
Hissettiklerimi bir tek ben bilebiliyorum ve bu onları daha da yenilmez kılıyordu.
Arkadaşlarıma anlatmayı denedim. Önemsemediler demiyorum. Önemsediler. Ama anlamadılar.
Herkes sonraki günlerde kedi için çok ağladığımı söylemeye başladı. Kimse anlamamıştı.
Şimdi de cildim dışarı veriyor. Onu da çikolatadan sanıyorlar. Stresli olduğumda böyle oluyor.
Bir zaman sonra kendimi zor toparladım.
Hala ruh gibiyim.
Kimse anlamıyor, boşuna anlatıp yormayın kendinizi. Tek başınasınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder