İlk olarak eski klavyemi özledim. O bir metre gömülen tuşların yumuşaklığını, ele gelirliğini, çıkardığı seslerini, rengarenk boyadığım tuşlarını özledim. Adeta bu laptopun klavyesi bir beton, benim eski klavyem bir kadife.
Şuan öyle bir haldeyim ki birisinin çıkıp şaka yaptık demesini bekliyorum.
Resmen arkadaş kazığı gibi.
Fena acıtıyor. Doğru olanı biliyorum. Peki kim doğru olanı yapmak istiyor? Ben değil.
Yemek yemiyorum.
Uyuyamıyorum.
Mutlu olamıyorum.
Sürekli gerginim.
İçime kapanıyorum.
Asosyalleşiyorum.
Odamdan çıkmıyorum ama odamda da sıkılıyorum.
Resim çizmiyorum.
Müzikler anlamsız geliyor.
Beni bu hale sokan kişileri ben soktum hayatıma. Bana bunları yapmasına ben izin verdim. Bu yıl farklı bir başlangıç yapmayı planlıyorum. Arkadaşlarıma karşı hiçbir şey belli etmemeyi ve her zaman ki gibi davranmayı ve arkadaşlarımla dolaşıp, gezmelere son vermeyi - ki zaten çok yapmıyorum- , okuldan çıkıp evime gelmeyi planlıyorum.
İnternet üzerinden kurduğum arkadaşlıklar daha sağlıklı.
Hatta en iğrenç sitedekiler bile daha düzeyliler, en azından ne istediklerini söylüyorlar sen de ona göre davranıyorsun.
Ama çevremdeki çoğu insan ne yapacağını bilmiyor.
İki yüzlülük yapıyor, şeytanlık yapıyor.
Kendimi ne kadar ezik hissettim.
Ama geçti.
Onların ezikliğini görebilmem, kendi ezikliğimle gurur duymamı sağladı.
Kendi egonuz, bencilliğiniz ve yüzsüzlüğünüz hayatınızda karşınıza hep engeller çıkaracak. Her zaman gerçek mutluluğu arayacaksınız. Ben de o sırada sizi izleyerek egomu tatmin ediyor olacağım.
Keşke kendinizi benim gözümden görebilseniz şuan. Siz hakkınızda en son böyle düşünebileceğim hatta böyle yazabileceğim son kişilerdiniz bir zamanlar. Ne yaptınız da bu hale geldiniz gözümde.
Sizinle uğraşamam. Yoruluyorum. Kendime çok yük alıyorum. Bırakayım da herkes kendi yükünü taşısın.
Ben bir arkadaşımın morali bozulduğunda ona yardım ederim. Onunla ilgilenirim. Peki ben neden hep yanlız ağlıyorum?
Daha önceden anlamam gerekirdi. Sadece vaktime üzülüyorum. Başka bir şeye değil.
Bu yazıyı yazarak bile değer vermiş oluyorum.
Uyuyamıyorum.
Mutlu olamıyorum.
Sürekli gerginim.
İçime kapanıyorum.
Asosyalleşiyorum.
Odamdan çıkmıyorum ama odamda da sıkılıyorum.
Resim çizmiyorum.
Müzikler anlamsız geliyor.
Beni bu hale sokan kişileri ben soktum hayatıma. Bana bunları yapmasına ben izin verdim. Bu yıl farklı bir başlangıç yapmayı planlıyorum. Arkadaşlarıma karşı hiçbir şey belli etmemeyi ve her zaman ki gibi davranmayı ve arkadaşlarımla dolaşıp, gezmelere son vermeyi - ki zaten çok yapmıyorum- , okuldan çıkıp evime gelmeyi planlıyorum.
İnternet üzerinden kurduğum arkadaşlıklar daha sağlıklı.
Hatta en iğrenç sitedekiler bile daha düzeyliler, en azından ne istediklerini söylüyorlar sen de ona göre davranıyorsun.
Ama çevremdeki çoğu insan ne yapacağını bilmiyor.
İki yüzlülük yapıyor, şeytanlık yapıyor.
Kendimi ne kadar ezik hissettim.
Ama geçti.
Onların ezikliğini görebilmem, kendi ezikliğimle gurur duymamı sağladı.
Kendi egonuz, bencilliğiniz ve yüzsüzlüğünüz hayatınızda karşınıza hep engeller çıkaracak. Her zaman gerçek mutluluğu arayacaksınız. Ben de o sırada sizi izleyerek egomu tatmin ediyor olacağım.
Keşke kendinizi benim gözümden görebilseniz şuan. Siz hakkınızda en son böyle düşünebileceğim hatta böyle yazabileceğim son kişilerdiniz bir zamanlar. Ne yaptınız da bu hale geldiniz gözümde.
Sizinle uğraşamam. Yoruluyorum. Kendime çok yük alıyorum. Bırakayım da herkes kendi yükünü taşısın.
Ben bir arkadaşımın morali bozulduğunda ona yardım ederim. Onunla ilgilenirim. Peki ben neden hep yanlız ağlıyorum?
Daha önceden anlamam gerekirdi. Sadece vaktime üzülüyorum. Başka bir şeye değil.
Bu yazıyı yazarak bile değer vermiş oluyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder