21 Kasım 2013 Perşembe

Bilgisayarıma kavuştuğuma göre artık beyninizi sikebilirim ^^

20 Kasım 2013 Çarşamba

Bu yayınımda sizlere sütyenden bahsedeceğim.
Arkadaşlar sütyen denen illetin-ki benim gözümde bir at semeri-bir erkeğin yanında imada bulunmasını durumunda utandığımızı geçitim, neden taktığımızı bile anlayamıyorum?
Eskiden meme nereye sen orayaymışsın.
Keşke hala öyle olsaydı.
Erkekler, 'uuu sütyen dedii..', 'Uuu meme dedi....' Tarzı şeyler düşünmenizi doğal karşılıyorum.
Ama sorun sizde değil. Sorun, hayatımızın olmasında emeği geçen babamızdan, yani doğmamamızdan öncesinden, hayatımızın sonuna kadar burun buruna yaşayacağımız ve yaşamak zorunda olduğumuz pipi sahibi insanlarla geçecek.
Sevgili kalın kafalı babalarımız kızlarını kız mesleğe gönderip erkeklerden uzak tutmaya çalışarak, sevgili kız meslek lisesi idareleri ve yandaş öğretmenlerimiz kız çocuklara feminist eğitim vererek, sevgili ailelerimiz bilinçsiz erkek yetiştirerek bizlere iyilik yapmıyorlar.
Sütyen ayıp değil.
Kırmızı dantelli sütyen belki ama sütyen ayıp değil bence.
Çıkarılacak dersler; SEVİŞMEK SEVİŞMEK SEVİŞMEK!!!

Bir arkadaşım bana iltifat ettiğinde ben;





İstanbul'un hangi köşesine bakarsanız bakın, aynı manzaraların bir değişiğini, bir level altını veya bir level üstünü görürsünüz. Benim Sultanahmet'te, şekilli oyuncaklar ile şekil çizerek o oyuncaklardan para kazanıp bütçe yapan ve kız meslek çıkışında en çok işi almak üzere kızları kesen genç çocukları görmem gibi. Kız meslek lisesinin saçmalığına ayrıca bir dokunacağım ama önce şu komik manzaralara bir açıklık getirmeliyiz bence. Gençlerimiz, biz size bakmıyoruz ya :/

17 Kasım 2013 Pazar

Bakın size bir mallık hikayesi aktarıyorum hemen şuan;
Sınıfımdan x kişisi geliyor ve bana kankimin-o sırada kendisi okulda değildi-bir çocukla olan, Twitter'daki fotoğrafını gösteriyor. Fakat durum bir karışık ki beyniniz bunu çözmekte depar atmak durumuna geliyor.
Arkadaşım daha okula gelmediği için ben de sınıfta takılıyordum. Y kişisini Twitter'da birisinin takip ettiğinin ilanıyla başlıyor bu boktan muhabbet. Bir diğeri takip eden sözüm ,ona 'kro'nun çekiştirmesini yaparken, bir diğeri bütün fotoğraflarındaki, tüm kıyafetlerinin uyumsuzluğunu Hakan Hakkaya'ya taş çıkartacak şekilde eleştiriyor. Ben koridora çıkıyorum. X kişisi geliyor ve bana telefonundan çocuğun fotoğraflarını gösteriyor. Fotoğrafların daha önce açılmadığını beyan ediyor ve fotoğraflar benim ilahi gücümle, benim yanımda açılıveriyor. İkinci veya üçüncü fotoğrafta hala okula gelmemiş olan yakın arkadaşım-ki biz ikimiz o kızlarla takılıyorduk ve dışlanmamıza rağmen biz onları dışlamışız gibi davranıyorlardı- o çocukla fotoğraf çekilmiş olarak belirdi o küçük telefonun ekranında. Ben de bildiğimi söyledim. Ama x kişisi rolünü aksatmamak için şaşırma efektini üst düzey bir performansla sergileyerek sınıfa kahkahalarla ve ilk kez duymuş numarası yaparak planlanmış haberi vermekle meşguldü. Ben durumun bilincine varamadan olaylar gelişti ve ben bunu yaklaşık 1-1.5 dk sonra farkına vardım.
Bir dümenler dönüyordu.
Kızmadım.
Acıdım.
Onların bu sefilliğine acıdım sadece. Keşke gözlerim o anları bir film yapabilseydi de onlara kendilerini izletebilseydim. Sanırım kendilerini sikerlerdi.
Öpt.

10 Kasım 2013 Pazar

Akşam akşam akarkene :ddddddddddd gsdhfhdhsdds
Olm çoksel la hahah
http://www.youtube.com/watch?v=RbtPXFlZlHg
Napıyonuz la keraneciler? :ddddddd
Ben lol oynuyorum valla. Bol bol da küfür yiyorum hsdddfhgsdjhsf
Ufonun karşısında götümü ısıtıyorum, Tüyap' tan aldığım kitaplarla sevişiyorum falan.
Biraz daha iyiyim sanki.
Genelde ben mutsuz olduğumda bir iki gün sürer, sonra da eskisine nispeten daha enerjik, daha konuşkan böle cıvıl cıvıl bi Bayan gelir.
Sonra bu enerjikliğim benim başıma bir iş getirir ve gene mutsuz olurum.
Ama ben seviyom ya kendimi, yaşamak falan iyi ya mutluyum ben. Şuan için tek sorunum tuvalete gittiğimde ceylan gibi klozetten sekmem. Onun dışında evritinks fayn.
He bide dersler var amk ya hofffffffff :(((((((
Siz, siz olun......
Şu yukarıdaki yazıdan hiç bir anlam çıkaramadım arkadaşlar. Boş insanım amk.
Hadi çav.

2 Kasım 2013 Cumartesi

Herşey bok gibi.
Ne o gözünüz mutlu Bayan'ı mı arıyor?
Yok efendim, kalmadı. Siktiler kafasını o Bayan'ın.
Gün geçtikçe deliriyor ve depresyona doğru adım adım ilerliyor.
O kadar karma karışık ki her şey buraya ne yazssam bilemiyorum?
Her zamanki gibi işte.
Hayat boktan.
Ben mutsuzum.
Bu kadar.
Şu anı düşünün bi.
Bağıra bağıra -içinizden- ağlıyorsunuz ve içinizdeki çığlıklar birer inleme olarak göğsünüzden yükseliyor. Sanki herkes ve her şey mutlu siz ise değersiz bir müsvettesiniz şu küflü hayatta. Siz ağladıkça, göz yaşlarınız birer şelale oluyor yanaklarınızın etrafında ve isyanlarınız içinizde kabarıp patlıyor. Yatağınızın içinde kıvrılıyorsunuz. Karanlıkla baş başasınız. Etrafınızı kaplayan koskocaman bir karanlık var. Sanki deliriyorsunuz.
Kendinizi boşlukta buluyorsunuz. Her olayın en kötü anları birer film gibi seriliyor gözlerinizin önüne. Size düşen de göz yaşlarınız ile filmi ve yapımcılarını taktir etmek oluyor.
Diyorsunuz ki 'Neden ben?'
Sadece huzur istiyor ruhunuz. Hayalinizi yaşamak istiyorsunuz. Kafanızdakini yaşamak. Ağlayarak uyumamak, gözlerinizin kenarındaki kurumuş yaşlarla, yastığınızın üzerindeki rimel lekeleriyle uyanmamak istiyorsunuz. Ve bazen sadece, uyanmamak istiyorsunuz.
Uyanmamak ve bu iğrenç dünyaya gözlerinizi açmamak istiyorsunuz. Yapmacık gülümsemelere maruz kalmak istemiyorsunuz. Bunca kötülüğe ve haksızlığa maruz kalmamak istiyorsunuz.
Karanlığın içine çekilmek istiyorsunuz.
Derin, acımasız ama huzurlu karanlığın içine.