Hayatıma bir şeysiz devam edemiyorum. Bir şeyler eksik. İstemediğim sürece de hayatıma devam etmeyeceğim. Lan anasını sikeyim yaşadığım da hayat mı? Çok şükür ne hayatlar var ama Bussines olabilecekken neden ekonomik sınıf?
29 Temmuz 2013 Pazartesi
Aynı anda çok fazla şey hissedebiliyorum. Bir şeylere gülebilirim ama bu genelinde gergin ve üzgün olmadığımı göstermez. İlaçlarımı bırakmamın gerginliği var, bir yandan evdeki tartışmalar, bir yandan sosyal hayatımdaki sorunlar, bir yandan kişisel sorunlarım beni çapraz ateşe alıyorlar.
Ben denedim. Yada denediğimi sanıyorum bilmem orasını ama bunu okuyanlar sorunun içerisinde mi değil mi kendilerini biliyorlar, düzeltin benim için.
Eğer benim için bunu yapmak size anlamsız geliyorsa, hiç yapmayacağınız bir şey ise, bana bir adım gelmeyecekseniz eğer, delikanlı olun. Kendinize itiraf edin. Gerek yoksa gerek yoktur. Ben hiçsem, bu yazıyı okuyor olmanız saçma. Yazılarım beni anlatır. Yazılarım bendir. Eğer benim değerim yoksa yazılarımın da gereği yok.
Ben denedim. Yada denediğimi sanıyorum bilmem orasını ama bunu okuyanlar sorunun içerisinde mi değil mi kendilerini biliyorlar, düzeltin benim için.
Eğer benim için bunu yapmak size anlamsız geliyorsa, hiç yapmayacağınız bir şey ise, bana bir adım gelmeyecekseniz eğer, delikanlı olun. Kendinize itiraf edin. Gerek yoksa gerek yoktur. Ben hiçsem, bu yazıyı okuyor olmanız saçma. Yazılarım beni anlatır. Yazılarım bendir. Eğer benim değerim yoksa yazılarımın da gereği yok.
27 Temmuz 2013 Cumartesi
Hala inancımı sorgulayan bir zihniyet var. Bir de genç nesil olacaksınız. Benim inancım kimseyi ilgilendirmez. Size açıklama borçlu değilim elbette ama sadece laflarınızı duymaktan bıktığım için bu yayını yazıyorum.
İnsanlar camiye gidip namaz kılıyor, orucunu tutuyor, ibadetlerini yerine getiriyor. Bu iyi bir şey, insanlar rahatlıyor, kendilerini özgür bırakıyor. Bu çok iyi bir şey. Sınıf arkadaşlarımdan da var. Kapalı bir kız, herkesten beklerim ama ben o kızdan kötülük beklemem. Yapmaz çünkü. İyiliğe yönlenen bir kız.
Ben ibadetleri yapmıyorum, namaz kılmıyorum, oruç tutmuyorum. Çünkü benim inancıma göre bunları yapmam gerekmiyor.
Evreni düşünün, o kadar büyük ki ışık yılı boyunca yıllarca gidiyorsun karşına yeni güneş sistemleri, yeni yıldızlar ve yeni gök cisimleri çıkıyor. Bu evreni Tanrının yarattığını düşünelim. Sizce bu yüce güç, dinle uğraşır mı? Eğer bir kanun koyuyorsa bunun kesinlikle bir geçerliliği oluyor zaten. Gezegenimizde bir sürü kanun var. Hangi birisini olmadan hayat devam edebilir?
Dediğim gibi ben namaz kılarak, oruç tutarak değil, yaratıcıya olan sevgimi iyi bir insan olarak, bu dünyadaki görevimi olabildiğince iyi yaparak göstermeye çalışıyorum. Mükemmel değilim tabiki.
Kur-an da bir sürü şeyden bahsediyor. Bunlardan biri de cinler. Olduklarına inanıyorum. Ama bir arkadaşım bana gece balkon kenarlarından su dökmememi söyledi. Köşelerde duran cinlerin kafasına düştüğünde sinirleniyorlarmış. Biraz mantıklı düşünün lütfen. Her söylenene inanmayın.
Ölümden niye korkuyorsunuz bunu da anlamıyorum. Öteki tarafta kendinizi garantiye almaya çalışıyorsunuz. Tüm yıl her şeytanlığı yapın, bir ayda da günahlarınızı affettirmeye çalışın. İyilik meleği olun.
Amacım dinimizi yargılamak değil, ben inancını gösterenlere saygı duyuyorum. Beni asla ilgilendirmez kimsenin inancı, laf da edemem.
Eğer ezan okunurken benim açtığım müzik sizi rahatsız ediyorsa onu kapatırım. Ama kulaklıkla müzik dinlerken kimse gelip beni müziğimi kapatmaya zorlayamaz.
Keşke içimdekini tam olarak anlatabilsem ama olmuyor işte. Umarım beni yanlış anlamamışsınızdır.
İnsanlar camiye gidip namaz kılıyor, orucunu tutuyor, ibadetlerini yerine getiriyor. Bu iyi bir şey, insanlar rahatlıyor, kendilerini özgür bırakıyor. Bu çok iyi bir şey. Sınıf arkadaşlarımdan da var. Kapalı bir kız, herkesten beklerim ama ben o kızdan kötülük beklemem. Yapmaz çünkü. İyiliğe yönlenen bir kız.
Ben ibadetleri yapmıyorum, namaz kılmıyorum, oruç tutmuyorum. Çünkü benim inancıma göre bunları yapmam gerekmiyor.
Evreni düşünün, o kadar büyük ki ışık yılı boyunca yıllarca gidiyorsun karşına yeni güneş sistemleri, yeni yıldızlar ve yeni gök cisimleri çıkıyor. Bu evreni Tanrının yarattığını düşünelim. Sizce bu yüce güç, dinle uğraşır mı? Eğer bir kanun koyuyorsa bunun kesinlikle bir geçerliliği oluyor zaten. Gezegenimizde bir sürü kanun var. Hangi birisini olmadan hayat devam edebilir?
Dediğim gibi ben namaz kılarak, oruç tutarak değil, yaratıcıya olan sevgimi iyi bir insan olarak, bu dünyadaki görevimi olabildiğince iyi yaparak göstermeye çalışıyorum. Mükemmel değilim tabiki.
Kur-an da bir sürü şeyden bahsediyor. Bunlardan biri de cinler. Olduklarına inanıyorum. Ama bir arkadaşım bana gece balkon kenarlarından su dökmememi söyledi. Köşelerde duran cinlerin kafasına düştüğünde sinirleniyorlarmış. Biraz mantıklı düşünün lütfen. Her söylenene inanmayın.
Ölümden niye korkuyorsunuz bunu da anlamıyorum. Öteki tarafta kendinizi garantiye almaya çalışıyorsunuz. Tüm yıl her şeytanlığı yapın, bir ayda da günahlarınızı affettirmeye çalışın. İyilik meleği olun.
Amacım dinimizi yargılamak değil, ben inancını gösterenlere saygı duyuyorum. Beni asla ilgilendirmez kimsenin inancı, laf da edemem.
Eğer ezan okunurken benim açtığım müzik sizi rahatsız ediyorsa onu kapatırım. Ama kulaklıkla müzik dinlerken kimse gelip beni müziğimi kapatmaya zorlayamaz.
Keşke içimdekini tam olarak anlatabilsem ama olmuyor işte. Umarım beni yanlış anlamamışsınızdır.
24 Temmuz 2013 Çarşamba
Tamamen huzurlu olamayız ama biraz daha çıtyı yükseltmek için arınmamız llazım millet. Nefretten, kinden, ihanetten, yalan söylemekten, radeaizlikten, aşırı otoriteden, sadakatsizlikten, iki yüzlülükten, kuruntularımızdan arınmamız lazım.
Bu öyle bozuk parçayı yenisiyle değiştirmekşe veya sorun çıkaran parçaları çıkarmakla aynı şey değil.
Bu saydıklarımı yenisiyle değiştirip yerine yapay olanları koyamazsınız. O artık siz değilsinizdir. Sorun çıkaran parçaları da çıkaramazsınız öylece. Arambanın motoru bozuldu diye motoru söküp atarsanız araba motorsuz kalır.
Daha önce de dediğim gibi buradan size ne kadar söylersem söyleywyim, sizin anlayacağınız kadarım. İnsanlar değişmez, sadece aptallar değişebileceklerine inanır.
Selam canlarım.
Geçmişte olan ve unutmak istediğiniz bir şeyler mutlaka olmuştur. Benim çok oldu. Burada bir sorun yok. Sorun, bunun hala oluyor olması. Yakın zamanda da hoşuma girmeyen şeyler oldu. Ulan kafamı sikiyim keşke yapmasaydım dediğim. He eminim herkesin olduğundan ama ben bunu kldıramıyorum. Artık çikolata ve bahanelerin altına saklanmak işe uaramıyor. Artık gerçekleri görebiliyorum.
23 Temmuz 2013 Salı
Merhaba canlarım.
Suan tamamen tükenmiş vaziyetteyim ne hakkında yazacagımı bilmiyorum. Ama gene de başlıycam bişeylere.
Yanlızlık kötü değildir. Yalnız insanlar kendilerine daha çok güvenir ve daha yartıcı olurlar. Cesaretleri dahanyüksek olduğundan hayatta daha başarılı olabilirler ve kimseye bağlı olmazlar. Güven sorunu yaşamazlar. Ayaklarının üstüne basabilirler.
Yok efenim yalnız başınızamyapamazmışsınız falan. Süpermen yalnız başına dünyayı kurtardı lan.
Ama bizi yalnız bırakanlar da kendilerinin sonunu getiriyorlar. Bizi bırakanlar onlar diye onlarıngözünüzde büyütmeyin. Arabalar onlarınsa yollar bizim.
20 Temmuz 2013 Cumartesi
Eleştirmen Neslihan. Biz ona Nesli de demiyoruz. Kuala diyoruz. Bunun anısı var. Size anlatmayacağım tabiki.
Kendisi ufak, tombul, enine bir hanım kızımızdır. Çok şirin değil ama işte insan kıyamıyor.
Neslihan nasıl birisi biliyor musunuz? Mesela benim yayınlarımı açıyor ve şöyle diyor; 'Oho bu çok uzun,' 'Hadi buna yorum yapmayayım burada biraz ciddisin,'
Aynı burçtayız ve hiç katkısı oolmuyor. Böyle gereksiz bir detayı niye verdim bilmiyorum.
Her neyse, bana dedi ki geçen, ben seni nerede anladım biliyor musun dedi, okulun açıldığı ilk günlerde Mc'e gidiyorduk, Yağmur bugün dönerciye gidelim demişti ve sen bağırarak 'HERGÜN DÖNER YEMEKTEN İÇİM DIŞIM DÖNER OLDU YÜRÜYÜN MC'E' demiştin, ben seni o gün anladım ya. Ya inanabiliyormusun dedi Yağmur ya bir seksen boyundaki kız senden korktu dedi.
Neyse, Nesli'den müdahale var ' Yazma o kadar uzun okuyamam pff....'
Kendisi ufak, tombul, enine bir hanım kızımızdır. Çok şirin değil ama işte insan kıyamıyor.
Neslihan nasıl birisi biliyor musunuz? Mesela benim yayınlarımı açıyor ve şöyle diyor; 'Oho bu çok uzun,' 'Hadi buna yorum yapmayayım burada biraz ciddisin,'
Aynı burçtayız ve hiç katkısı oolmuyor. Böyle gereksiz bir detayı niye verdim bilmiyorum.
Her neyse, bana dedi ki geçen, ben seni nerede anladım biliyor musun dedi, okulun açıldığı ilk günlerde Mc'e gidiyorduk, Yağmur bugün dönerciye gidelim demişti ve sen bağırarak 'HERGÜN DÖNER YEMEKTEN İÇİM DIŞIM DÖNER OLDU YÜRÜYÜN MC'E' demiştin, ben seni o gün anladım ya. Ya inanabiliyormusun dedi Yağmur ya bir seksen boyundaki kız senden korktu dedi.
Neyse, Nesli'den müdahale var ' Yazma o kadar uzun okuyamam pff....'
Şuan boş vaktim var ve uzun uzun yazmak istiyorum. Saat iki.
Hayatımızda bazı tecrübelerimiz olmak zorunda. Toplum yaşantısı, gelenek görenekler, insanların düşünce biçimleri bunları ileriye veya geriye iteler.
Eğer olması gereken şeyler zamanında olmuyorsa sorun var demektir. Zamanından erken oluyorsa da sorun vardır. Bilin ki o kız orospuluğa itilmiştir. Yada kendisini itmiştir.
Çevreniz sizi her zaman koruyup kollayamaz. Onlar sizin koruyu meleğiniz değil. Ve siz de bir 'Unicorn' değilsiniz. Gerçeklerle yüzleşin.
İçinizde derin bir çukur olabilir. İnanın ben de biliyorum o çukuru çoğu sebepten ötürü. Ama o çukura düşmeniz gerekmez. Hayata tutunun.
Ama unutmayın bir şey oluyor ise onu değiştiremezsiniz. O illaki olacak. Ama hayat devam ediyor. Hiçbir şey için geç değil.
Hayatımızda bazı tecrübelerimiz olmak zorunda. Toplum yaşantısı, gelenek görenekler, insanların düşünce biçimleri bunları ileriye veya geriye iteler.
Eğer olması gereken şeyler zamanında olmuyorsa sorun var demektir. Zamanından erken oluyorsa da sorun vardır. Bilin ki o kız orospuluğa itilmiştir. Yada kendisini itmiştir.
Çevreniz sizi her zaman koruyup kollayamaz. Onlar sizin koruyu meleğiniz değil. Ve siz de bir 'Unicorn' değilsiniz. Gerçeklerle yüzleşin.
İçinizde derin bir çukur olabilir. İnanın ben de biliyorum o çukuru çoğu sebepten ötürü. Ama o çukura düşmeniz gerekmez. Hayata tutunun.
Ama unutmayın bir şey oluyor ise onu değiştiremezsiniz. O illaki olacak. Ama hayat devam ediyor. Hiçbir şey için geç değil.
19 Temmuz 2013 Cuma
Bir şeylerin altına sığınmaktan bıktım. Siz de yapıyorsunuz şimdi kabul edin. Zaten bunu okuyunca geldi hepsi aklınıza.
Bunu bırakmamız lazım. Neyse o, ne yaptıysan onu yaptın. Neysen o sun. Çirkinsen, güzel olamayacağın gibi, uzunsan kısa olamayacağın gibi, yalancıyken dürüst olamazsın. Bu sadece bir örnekti. Yalan söyleyenlerden nefret ediyorum. Söylemem.(Anne cips yemedim sayılmıyor ama.)
Siz verdiğim mesajı sokun kıvrımlı beyinlerinize. Neymiş, yalan söylemiyormuşuz. Yok, dur bir dakika, mesaj bu değildi. Karnım aç biraz da ondan bu yazımın saçmalığı.
Gerçekten birşeylerin altına sığınmaktan bahsediyorum.
Neden yaptığını biliyorsun, ama kendine bile yalan söylüyosun. Yok ya bundan yaptım ben diyorsun. Ama neden yaptığını sen ve diğerleri biliyor. Sen sadece kendini rahatlatmak için yapıyorsun bunu. Ama sonuçlarını bilmeden yapıyorsun. Noluyor sonra? Götünde patlıyor kanka.
Demek ki neymiş? Her kuşun eti yenmez. Ne yenir? Koyun eti yenir, kuzu eti yenir, tavuk eti yenir, dana eti yenir, duble iskender yenir, yanında ayran içersin. Ben gideyim.
Bunu bırakmamız lazım. Neyse o, ne yaptıysan onu yaptın. Neysen o sun. Çirkinsen, güzel olamayacağın gibi, uzunsan kısa olamayacağın gibi, yalancıyken dürüst olamazsın. Bu sadece bir örnekti. Yalan söyleyenlerden nefret ediyorum. Söylemem.(Anne cips yemedim sayılmıyor ama.)
Siz verdiğim mesajı sokun kıvrımlı beyinlerinize. Neymiş, yalan söylemiyormuşuz. Yok, dur bir dakika, mesaj bu değildi. Karnım aç biraz da ondan bu yazımın saçmalığı.
Gerçekten birşeylerin altına sığınmaktan bahsediyorum.
Neden yaptığını biliyorsun, ama kendine bile yalan söylüyosun. Yok ya bundan yaptım ben diyorsun. Ama neden yaptığını sen ve diğerleri biliyor. Sen sadece kendini rahatlatmak için yapıyorsun bunu. Ama sonuçlarını bilmeden yapıyorsun. Noluyor sonra? Götünde patlıyor kanka.
Demek ki neymiş? Her kuşun eti yenmez. Ne yenir? Koyun eti yenir, kuzu eti yenir, tavuk eti yenir, dana eti yenir, duble iskender yenir, yanında ayran içersin. Ben gideyim.
Ya ne olabilir ki? En fazla ne gelebilir başıma.
Kaybedecek o kadar çok şey varken, hiçbir şeye sahip değilmiş gibi sorumsuzca düşünüyor olabilirim. Ama haydan gelen huya gidermiş. Değişmeyecek şeyler var. Size insanların değişmeyeceğinden de bahsetmiştim. Valla öyle. Ben denedim. Lanet denen şeye inanmamı kolaylaştırıyor. Beynimin bir köşesinde pusuya yatıyor bu düşünce ve en ufak engelde kaçış yolum oluyor.
Kaybedecek o kadar çok şey varken, hiçbir şeye sahip değilmiş gibi sorumsuzca düşünüyor olabilirim. Ama haydan gelen huya gidermiş. Değişmeyecek şeyler var. Size insanların değişmeyeceğinden de bahsetmiştim. Valla öyle. Ben denedim. Lanet denen şeye inanmamı kolaylaştırıyor. Beynimin bir köşesinde pusuya yatıyor bu düşünce ve en ufak engelde kaçış yolum oluyor.
Çoğu kez hata yaptım. Tamam yaşım genç, tamam insan hata yapar tamaam, tamaaam. Anladık. Sorun bu değil zaten. Hata yaptığım için kendime değil, bir başkası hata yaptıysa ona da kızmam, şans veririm. Güvenimi sarsmadıkça şansı haketmiştir.
Hata yapmamı geçiyorum, sorun şu; aynı hatayı tekrar yapmak.
Ders almam gerekirken, irade sahibi olamayıp tekrar aynı çukura düşüyorum. Çuvalladığımın farkına vardığımda öyle derinden bir çaresizlik duyuyorum ki, beni kurtarabilecek tek kişi bile, yani ben, kendimi kurtaramıyorum.
Öyle büyük bir hata olmasına gerek yok. Küçücük bir hatada arkadaşlıklar bitebiliyor mesela.
Gözlerimi açıp, her şeyi, baştan tırnağa düşünmem gerekirken, gözlerimi kapatıp uçuruma adım atıyorum. Şimdi soruyorum size, bu aptallık değil de ne?
Hata yapmamı geçiyorum, sorun şu; aynı hatayı tekrar yapmak.
Ders almam gerekirken, irade sahibi olamayıp tekrar aynı çukura düşüyorum. Çuvalladığımın farkına vardığımda öyle derinden bir çaresizlik duyuyorum ki, beni kurtarabilecek tek kişi bile, yani ben, kendimi kurtaramıyorum.
Öyle büyük bir hata olmasına gerek yok. Küçücük bir hatada arkadaşlıklar bitebiliyor mesela.
Gözlerimi açıp, her şeyi, baştan tırnağa düşünmem gerekirken, gözlerimi kapatıp uçuruma adım atıyorum. Şimdi soruyorum size, bu aptallık değil de ne?
Ya Twitter'da, Face'de atar yapıyorsunuz ya böyle, işte 'bazı kızlar çok itici' falan diye, neden yüzüne söyleyemeyeceğiniz şeyleri böyle yazıp kendinizi salak durumuna düşürüyorsunuz?
Tamam belki suratına da söyleyebilirsin, madem öyle, neden oraya yazma gereği duyuyorsunuz?
Üzerime alındığımdan değil, sana göre ben, bana göre de sen itici olabilirsin. Ama boşa be yavrum kürek sallamalarınız.
Hayır bunları yazanları bir de ben gerçek yüzüyle biliyorum. Olmadığınız kişiliklere bürünmenize gerek yok. Kasmayın biz sizi çözdük, bide siz kendinizi çözseniz ne iyi olur.
Tamam belki suratına da söyleyebilirsin, madem öyle, neden oraya yazma gereği duyuyorsunuz?
Üzerime alındığımdan değil, sana göre ben, bana göre de sen itici olabilirsin. Ama boşa be yavrum kürek sallamalarınız.
Hayır bunları yazanları bir de ben gerçek yüzüyle biliyorum. Olmadığınız kişiliklere bürünmenize gerek yok. Kasmayın biz sizi çözdük, bide siz kendinizi çözseniz ne iyi olur.
17 Temmuz 2013 Çarşamba
Daha ne diyeyim ki. İnanın gözlerim doldu, sinirden ellerim titriyor. Bu tecavüz olayları dönüyordu Twitter'da falan ama haberlerini okumamıştım. Baya geri kaldım gündemden.
Senin zihniyetini ayrı, seni serbest kılan zihniyeti ayrı sikeyim.
Evet küfür etmek ne bana yakışıyor ne de bir şeyleri çözebilir. Sadece tepkimi ortaya koymak istiyorum. Ben de bir bayanım ve herkes gibi benim de bu dünyada 'insan' gibi yaşamaya hakkım var.
Sizin cahil düşüncelerinizden bıktım artık. Yaşım daha küçük, hayatın başındayım ama ben böyle bir hayat istemiyorum. O kız kardeşler ve engelli kız da istemezdi.
Vicdanlara sesleniyorum, sessiz mi kalacaksınız? Göz mü yumacaksınız?
Buradan kimlere ulaşır yazım hiçbir fikrim yok ama bari sizler, bu yazıyı okuyanlar, sadece biraz düşünün, kendinizi o masumların yerine koyun.
Bakalım rahat olabiliyor musunuz...
Senin zihniyetini ayrı, seni serbest kılan zihniyeti ayrı sikeyim.
Evet küfür etmek ne bana yakışıyor ne de bir şeyleri çözebilir. Sadece tepkimi ortaya koymak istiyorum. Ben de bir bayanım ve herkes gibi benim de bu dünyada 'insan' gibi yaşamaya hakkım var.
Sizin cahil düşüncelerinizden bıktım artık. Yaşım daha küçük, hayatın başındayım ama ben böyle bir hayat istemiyorum. O kız kardeşler ve engelli kız da istemezdi.
Vicdanlara sesleniyorum, sessiz mi kalacaksınız? Göz mü yumacaksınız?
Buradan kimlere ulaşır yazım hiçbir fikrim yok ama bari sizler, bu yazıyı okuyanlar, sadece biraz düşünün, kendinizi o masumların yerine koyun.
Bakalım rahat olabiliyor musunuz...
15 Temmuz 2013 Pazartesi
Bir Amerikan ata sözü vardır bildin? 'Be yourself.'
Çok basit bir söylenişi var değil mi. Bi yorself. He anam oldu. Küfür gibi, bi yorself. La sie.
Ama söyleyenin niyeti makara değil bence. Seni severim, sen bir başkası olarak gelirsin bir gün. Biz nasıl ayırt edeceğiz. İki dakika kalıbının adamı ol ya. Türkçesi bu; kalıbının adamı ol.
Çok basit bir söylenişi var değil mi. Bi yorself. He anam oldu. Küfür gibi, bi yorself. La sie.
Ama söyleyenin niyeti makara değil bence. Seni severim, sen bir başkası olarak gelirsin bir gün. Biz nasıl ayırt edeceğiz. İki dakika kalıbının adamı ol ya. Türkçesi bu; kalıbının adamı ol.
Dünyada gerçekten iyi diye bir şey var mı? Ya da kötü diye bir şey? Doğru ve yanlış?
Bence bu dünyanın uzaydaki konumu gibi. Belli kuralları var, belli şeyleri yapıyor. Ama aşağısı veya yukarısı, karanlığı ve aydınlığı yok.
Dünyanın karanlığı yoktur. Karanlık diye bir şey yoktur. Karanlık, ışığın yokluğudur.
İnsanlar, davranışları, düşünüp yorumladıkları, düşünmeden yaptıkları, düşünmeden yaptı izlenimi bırakanları işte tam da bu.
İnsanın iyisi yoktur. İnsan kalbinde kötülüğün varlığı olma durumudur bu. İnsanın kötüsü yoktur. Sevgiden uzak kalpler vardır. İnsanın olamayacağı gibi sözlerin, davranışların da aynı şekilde aşağısı ve yukarısı yoktur. Yani doğrusu yanlışı.
Damara göre şerbet vardır. Sen bana iyilik yapıyorsundur ama bu seni iyi birisi yapmaz. Peki sen kendine nasıl davranıyorsun? İçindeki insana? Çevreyi geçtim bir defa, kendine neler yapıyorsun. Sevgiyi kalbinden uzaklaştırıyor musun?
Kendini sev. Siz bencil insanlar için biraz daha yardımcı olayım. Kendin için kendini sev.
Aman başkası için bir şey yapma. O iyilik sana nasıl dönecek biliyor musun? Tıpkı ağaçlarda olduğu gibi. Bir dönem sararıyorlar. döküyorlar yapraklarını. Sonra tekrar canlanıp, kanlanıp, renkleniyorlar. Böyle olmak da zorunda.
Eğer o sarı yaprakları dökmeseydi, renkli çiçeklerin oluşabileceği canlı dal olmazdı şimdi.
Bırakın kötülük yapsınlar. Siz iyi olun, siz sevin.
Bence bu dünyanın uzaydaki konumu gibi. Belli kuralları var, belli şeyleri yapıyor. Ama aşağısı veya yukarısı, karanlığı ve aydınlığı yok.
Dünyanın karanlığı yoktur. Karanlık diye bir şey yoktur. Karanlık, ışığın yokluğudur.
İnsanlar, davranışları, düşünüp yorumladıkları, düşünmeden yaptıkları, düşünmeden yaptı izlenimi bırakanları işte tam da bu.
İnsanın iyisi yoktur. İnsan kalbinde kötülüğün varlığı olma durumudur bu. İnsanın kötüsü yoktur. Sevgiden uzak kalpler vardır. İnsanın olamayacağı gibi sözlerin, davranışların da aynı şekilde aşağısı ve yukarısı yoktur. Yani doğrusu yanlışı.
Damara göre şerbet vardır. Sen bana iyilik yapıyorsundur ama bu seni iyi birisi yapmaz. Peki sen kendine nasıl davranıyorsun? İçindeki insana? Çevreyi geçtim bir defa, kendine neler yapıyorsun. Sevgiyi kalbinden uzaklaştırıyor musun?
Kendini sev. Siz bencil insanlar için biraz daha yardımcı olayım. Kendin için kendini sev.
Aman başkası için bir şey yapma. O iyilik sana nasıl dönecek biliyor musun? Tıpkı ağaçlarda olduğu gibi. Bir dönem sararıyorlar. döküyorlar yapraklarını. Sonra tekrar canlanıp, kanlanıp, renkleniyorlar. Böyle olmak da zorunda.
Eğer o sarı yaprakları dökmeseydi, renkli çiçeklerin oluşabileceği canlı dal olmazdı şimdi.
Bırakın kötülük yapsınlar. Siz iyi olun, siz sevin.
Hava o kadar sıcak ki kafamı alıp Orta Asya bozkırlarına göç etmek istiyorum. Yeter lan. Bu sıralar da gene sineklere taktım. Sivri sineği anladık, kan emiyor falan. Ulan kara sinek! Lan sen ne istiyorsun? Ekolojik bir katkın yok, üzerime konup ellerini ovuşturuyorsun. Sapık dengesiz seni. Aptal gerizekalı. Camı açıyorum çık diye, kovalıyorum sen başka odalara uçuyorsun.
Hayır üzerime konunca da kendimi ceset gibi hissediyorum. Ölmüşüm üzerinden bir saat geçmiş. Sinekler falan konmaya başlamış gibi hissediyorum. Bir dahakine seni özgürlüğünle değil annemin pembe terlikleriyle buluştururum haberin ola.
Sinek börtü böcek derken, lan ben kuzenim olmasa ne yapardım. Ulan sevimli şey. Kendisi ne zaman üzülsem yanımda. Tamam yeter, şımarıyorsun sonra.
Yaşadığım çevreden bahsedeceğim.
Herifler apaçi değil. Sanırsın evrim bunlarla kanıtlanacakmış bunlar kaçıp buraya doluşmuşlar. Öyle bir yokluk var ki babama bile laf atmışlar geçen. Bakkal ipnesi de ot, tek sigara falan satıyor el altından. Esnafı ayrı manyak yerlisi ayrı manyak lan. Pideciye gidip soramazsın pide taze mi diye?
-Pide taze mi abi?
-Hayır Perwol siyah sihirle yıknbagfdasfgfahhja
Yok yok soramazsın şaka değil. Onun pidesi, onun namusu. Pideye laf edeceğine üstüne kutsal su dök, yak kendini. Çünkü olağan bir kavgada tam takımdır onlar. Ama para bozulması gerektiğinde tüm caddeyi dolanırlar. Olmadı bakkalın çırağı vardır.
Çırak vardı bakkalın bir ara. Geçen yaz falandı sanırım. Abla dedi ki çırağa dondurmayı sen ver müşteriye. Aramızdaki diyalog aynen şöyleydi;
Ben: Magnum bademli olsun.
Çırak: Esma abla onları alta koymuş sanırım. Ee kaçıncı sınıf.
Ben: Dondurma mı vericek misin?
Çırak: Arıyorum. Çok güzelsin.
Ben: Akıtırım pekmezini.
Bakkalın önündeki yarı apaçi yarı serseriler sen bakkala girerken senin altında halı örüyorlar gözleriyle. Ya Allah kurtarsın başka bir şey demiyorum yani. Bari kulaklık takın, sesini falan kısın şu müziklerin.
Ramazan dedi mi zaten, hepsi dışarıda, Rihanna'yla başlayıp değişik arebesklere geçiyorlar.
Bu şarkılar hiç olmamış eski sevgiliye yapılan giderlerden oluşan türdedirler.
Ben daha devam edemeyeceğim sinirlerim bozuluyor.
Hayır üzerime konunca da kendimi ceset gibi hissediyorum. Ölmüşüm üzerinden bir saat geçmiş. Sinekler falan konmaya başlamış gibi hissediyorum. Bir dahakine seni özgürlüğünle değil annemin pembe terlikleriyle buluştururum haberin ola.
Sinek börtü böcek derken, lan ben kuzenim olmasa ne yapardım. Ulan sevimli şey. Kendisi ne zaman üzülsem yanımda. Tamam yeter, şımarıyorsun sonra.
Yaşadığım çevreden bahsedeceğim.
Herifler apaçi değil. Sanırsın evrim bunlarla kanıtlanacakmış bunlar kaçıp buraya doluşmuşlar. Öyle bir yokluk var ki babama bile laf atmışlar geçen. Bakkal ipnesi de ot, tek sigara falan satıyor el altından. Esnafı ayrı manyak yerlisi ayrı manyak lan. Pideciye gidip soramazsın pide taze mi diye?
-Pide taze mi abi?
-Hayır Perwol siyah sihirle yıknbagfdasfgfahhja
Yok yok soramazsın şaka değil. Onun pidesi, onun namusu. Pideye laf edeceğine üstüne kutsal su dök, yak kendini. Çünkü olağan bir kavgada tam takımdır onlar. Ama para bozulması gerektiğinde tüm caddeyi dolanırlar. Olmadı bakkalın çırağı vardır.
Çırak vardı bakkalın bir ara. Geçen yaz falandı sanırım. Abla dedi ki çırağa dondurmayı sen ver müşteriye. Aramızdaki diyalog aynen şöyleydi;
Ben: Magnum bademli olsun.
Çırak: Esma abla onları alta koymuş sanırım. Ee kaçıncı sınıf.
Ben: Dondurma mı vericek misin?
Çırak: Arıyorum. Çok güzelsin.
Ben: Akıtırım pekmezini.
Bakkalın önündeki yarı apaçi yarı serseriler sen bakkala girerken senin altında halı örüyorlar gözleriyle. Ya Allah kurtarsın başka bir şey demiyorum yani. Bari kulaklık takın, sesini falan kısın şu müziklerin.
Ramazan dedi mi zaten, hepsi dışarıda, Rihanna'yla başlayıp değişik arebesklere geçiyorlar.
Bu şarkılar hiç olmamış eski sevgiliye yapılan giderlerden oluşan türdedirler.
Ben daha devam edemeyeceğim sinirlerim bozuluyor.
13 Temmuz 2013 Cumartesi
Neden insanları biraz rahat bırakmıyorsunuz? Siktirip gidip kendi işinize baksanız olmuyor mu?
İnsanların hatalarını, doğuştan gelen veya sonradan edinilmiş sorun ve kusurlarını, yanlışlarını, zaaflarını eleştirebilmeniz için, sağda solda alay edebilmeniz için mükemmel olmanız lazım. Siz mükemmel değilsiniz. Egonuzu ve özürlerini kıçınıza sokabilirsiniz. Sen istediğini yapıp istediğini söyleyebiliyor isen o da yapar, ben de yaparım, herkes yapabilir. Bunu o dedikodudan, şeytanlıktan çürümüş beynine sok. Yoksa sokabiliceğimiz daha güzel yerler var.
Sen o kadar fitne fesatlık düşünüp, insanlarda huzur bırakmaz ve düşünebildiğin en cahilce ve kötü şeyleri yapıp, kıçını başını açıp Facebook' a ve Twitter'a attığın resimlerinde iki parmağını göstererek 'peace' dersin. Önce kendi içindeki barışı sağla. Yaptığınız orospuluklar beni burada geriyor. Ve ben sadece buna şahit oluyorum. Biliyorum buradan yazdıklarımla sizin gibilerini adam edemem, bana düşmez. Ama insanlar gözünü açmalı. Bir insan size güveniyorsa onu incitmeyin. Yaptığınız orospulukları onu incitmemek için de yapabilirsiniz.
Sizden dünyaya barış getirmeniz beklenmiyor. Ama dünyanın anasını sikenlerden de olmayın.
İnsanların hatalarını, doğuştan gelen veya sonradan edinilmiş sorun ve kusurlarını, yanlışlarını, zaaflarını eleştirebilmeniz için, sağda solda alay edebilmeniz için mükemmel olmanız lazım. Siz mükemmel değilsiniz. Egonuzu ve özürlerini kıçınıza sokabilirsiniz. Sen istediğini yapıp istediğini söyleyebiliyor isen o da yapar, ben de yaparım, herkes yapabilir. Bunu o dedikodudan, şeytanlıktan çürümüş beynine sok. Yoksa sokabiliceğimiz daha güzel yerler var.
Sen o kadar fitne fesatlık düşünüp, insanlarda huzur bırakmaz ve düşünebildiğin en cahilce ve kötü şeyleri yapıp, kıçını başını açıp Facebook' a ve Twitter'a attığın resimlerinde iki parmağını göstererek 'peace' dersin. Önce kendi içindeki barışı sağla. Yaptığınız orospuluklar beni burada geriyor. Ve ben sadece buna şahit oluyorum. Biliyorum buradan yazdıklarımla sizin gibilerini adam edemem, bana düşmez. Ama insanlar gözünü açmalı. Bir insan size güveniyorsa onu incitmeyin. Yaptığınız orospulukları onu incitmemek için de yapabilirsiniz.
Sizden dünyaya barış getirmeniz beklenmiyor. Ama dünyanın anasını sikenlerden de olmayın.
12 Temmuz 2013 Cuma
11 Temmuz 2013 Perşembe
İnsanlar genelde ne sever. Benden bahsetmiyoruz. Herhangi birisinden de bahsetmiyoruz. İnsanlar ne sever? Siz ne seviyorsunuz?
Bizler canımız ne isterse onu seviyoruz aslında. Günün popüleri kimse, neyse onu seviyoruz. Kendi sorunlarımızı bırakıp başkalarının sorunlarıyla uğraşıyoruz. Peki bize ne katıyor.
İlk yayınımda dünya görüşü belirtecek değilim. Biraz özelden genele gitmekte fayda var.
İnsanlardan bahsedeceğim. Bizler birer insan olmamıza rağmen karşımızdaki insanı anlayamıyoruz. Oysa ki bizimle aynı o da. İnsanları biraz anlamaya çalışın.
Eğer bir insan çok fazla gülüyorsa -hatta saçma sapan şeylere bile- o halde içten içe büyük yalnızlık çekiyordur.
Eğer bir insan çok fazla uyuyorsa; büyük ihtimalle üzgündür, hüzünlüdür.
Eğer bir insan ağlayamıyorsa, o halde zayıf bir kişiliği vardır.
Eğer bir insan anormal bir şekilde yemek yiyorsa, büyük ihtimalle çok gergin ve stresli bir haldedir.
Eğer birisi ufak şeyler için bile ağlıyorsa, ya çok yumuşak kalplidir ya da masum olmasına rağmen suçlanıyordur.
Eğer bir insan her şeye çok çabuk sinirleniyorsa, o halde sevgiye ihtiyacı vardır.
Eminim yukarıdaki dizelerden üç-beşini yaşamış, görmüşsünüzdür. Çünkü bizler insanız, dünyadaki oyunumuzu en iyi şekilde oynamak için buradayız. Ve emin olun bu oyunda kimse sana hediye vermez. Eğer bir şeyi istiyorsan onu çalmalısın.
Tabi bu yukarıda yazılanlar birer tahmin.
Bizler canımız ne isterse onu seviyoruz aslında. Günün popüleri kimse, neyse onu seviyoruz. Kendi sorunlarımızı bırakıp başkalarının sorunlarıyla uğraşıyoruz. Peki bize ne katıyor.
İlk yayınımda dünya görüşü belirtecek değilim. Biraz özelden genele gitmekte fayda var.
İnsanlardan bahsedeceğim. Bizler birer insan olmamıza rağmen karşımızdaki insanı anlayamıyoruz. Oysa ki bizimle aynı o da. İnsanları biraz anlamaya çalışın.
Eğer bir insan çok fazla gülüyorsa -hatta saçma sapan şeylere bile- o halde içten içe büyük yalnızlık çekiyordur.
Eğer bir insan çok fazla uyuyorsa; büyük ihtimalle üzgündür, hüzünlüdür.
Eğer bir insan ağlayamıyorsa, o halde zayıf bir kişiliği vardır.
Eğer bir insan anormal bir şekilde yemek yiyorsa, büyük ihtimalle çok gergin ve stresli bir haldedir.
Eğer birisi ufak şeyler için bile ağlıyorsa, ya çok yumuşak kalplidir ya da masum olmasına rağmen suçlanıyordur.
Eğer bir insan her şeye çok çabuk sinirleniyorsa, o halde sevgiye ihtiyacı vardır.
Eminim yukarıdaki dizelerden üç-beşini yaşamış, görmüşsünüzdür. Çünkü bizler insanız, dünyadaki oyunumuzu en iyi şekilde oynamak için buradayız. Ve emin olun bu oyunda kimse sana hediye vermez. Eğer bir şeyi istiyorsan onu çalmalısın.
Tabi bu yukarıda yazılanlar birer tahmin.
Söyleyemediğim her söz bende kalp ağrısı oluyor. İçimde bir şeyler çırpınıyor. Söyle! Hayır söyleme! Söyle! Sus sakın!
Bakın nasıl yorumlarsınız bilmem ama şundan örnek vereceğim;
Bu otobüslerde, minibüslerde falan ayakta gittiğinizde sizi rahatsız edecek durumlarla karşılaşabilirsiniz. Ben İstanbul'da yaşıyorum ve bu tarz durumlar her genç kızın başına gelebiliyor. Arkadaşlarıma, bana da olmuştu. Anlatıp iğrençlik yapmak istemiyorum ama otobüsten indirmiştim böyle bir tanesini. Aklıma geldikçe kötü dileklerimi alıyor kendileri. Siz susarsanız daha da ileri giderler. Zaten biliyorsunuzdur bunları. Ama size kendi teorimi söylemeden edemeyeceğim. Eğer birisi hakkında en ufak bir kurt düştüyse içinize, ama genede 'ya günahını almayayım,' deyip susuyoruz. İlle olay çıkarmamız gerekmiyor, beyefendi kolunuz beni rahatsız ediyor demeniz bile yeterli, ille suçlamak gerekmiyor ta ki emin olana kadar. Ve eğer içinize o kurt düştüyse yüzde doksan dokuz ihtimalle niyeti kötüdür.
Bakın nasıl yorumlarsınız bilmem ama şundan örnek vereceğim;
Bu otobüslerde, minibüslerde falan ayakta gittiğinizde sizi rahatsız edecek durumlarla karşılaşabilirsiniz. Ben İstanbul'da yaşıyorum ve bu tarz durumlar her genç kızın başına gelebiliyor. Arkadaşlarıma, bana da olmuştu. Anlatıp iğrençlik yapmak istemiyorum ama otobüsten indirmiştim böyle bir tanesini. Aklıma geldikçe kötü dileklerimi alıyor kendileri. Siz susarsanız daha da ileri giderler. Zaten biliyorsunuzdur bunları. Ama size kendi teorimi söylemeden edemeyeceğim. Eğer birisi hakkında en ufak bir kurt düştüyse içinize, ama genede 'ya günahını almayayım,' deyip susuyoruz. İlle olay çıkarmamız gerekmiyor, beyefendi kolunuz beni rahatsız ediyor demeniz bile yeterli, ille suçlamak gerekmiyor ta ki emin olana kadar. Ve eğer içinize o kurt düştüyse yüzde doksan dokuz ihtimalle niyeti kötüdür.
Kelebek Ömrü
Eğer bir kelebek kadar ömrümüz olasaydı ne yapardık? Bir koca ömrümüz var ve biz istediklerimiz yapamıyoruz. Peki bir günde?
Valla benim bir gün ömrüm olsa yemek yerdim herhalde. Gider bir Fransa lokantasında güzelce karnımı doyurur oradan da çıkıp Fransa' da dans edenleri izlerdim.
Tabi bunlar fiziksel olarak yapacaklarım. Muhtemelen çoğumuz düşünmeyi seçmezdi. Bir şeyleri yapmak, görmek isterdi. Ben bir kelebek ömrüne ve boyutuna sahip olsaydım bir delinin hayatını izlemeyi seçerdim. Bir günde dünyaya bir şeyler katmak zor. İnsanlar yıllarını harcıyor ve gene de yapamıyor o nedenle ümitsizim. Diğer dediklerimi bu hayatımda gerçekleştirebilirim. Ama bir deliyi izleyemem. İnsan merak ediyor. Ne düşünüyor? Neden öyle düşünüyor?
Farkındayım yazım çok saçma oldu. Ama psikoloji çok ilgimi çekiyor. Sanırım bakış açımı biraz da bu değiştirdi.
Ben gidiyom. Saglıklı kalın.
Valla benim bir gün ömrüm olsa yemek yerdim herhalde. Gider bir Fransa lokantasında güzelce karnımı doyurur oradan da çıkıp Fransa' da dans edenleri izlerdim.
Tabi bunlar fiziksel olarak yapacaklarım. Muhtemelen çoğumuz düşünmeyi seçmezdi. Bir şeyleri yapmak, görmek isterdi. Ben bir kelebek ömrüne ve boyutuna sahip olsaydım bir delinin hayatını izlemeyi seçerdim. Bir günde dünyaya bir şeyler katmak zor. İnsanlar yıllarını harcıyor ve gene de yapamıyor o nedenle ümitsizim. Diğer dediklerimi bu hayatımda gerçekleştirebilirim. Ama bir deliyi izleyemem. İnsan merak ediyor. Ne düşünüyor? Neden öyle düşünüyor?
Farkındayım yazım çok saçma oldu. Ama psikoloji çok ilgimi çekiyor. Sanırım bakış açımı biraz da bu değiştirdi.
Ben gidiyom. Saglıklı kalın.
10 Temmuz 2013 Çarşamba
Şimdi ben yazıyorum. Siz yazmıyorsunuz, bi defa ayıp. Lan Ramazan ayındasınız, bi sevaba girin, birisini sevindirin, klavyenizin enter tuşu çıkar İnaşallah.
Bide utanmadan tıklayıp siteme giriyorsunuz. Ayda 300 tık alıyorum yazı başına 2 yorum?? WTF???
Az evvel ki 'WTF' kelimesini küfür sanmayın, rica ediyorum. Onun açılımı Where is The Food?? Yani diyor ki anneeağğ acıktıaağğeam.
Tamam. Ciddi olun.
Kuzenime sevdiğim çocuktan bahsettim. Olgun birisi olduğunu söylüyor. Bence de öyle. Genelde bizim yaşımızdaki erkekler Twitter'da sürekli twit atıp CamWow'dan fotoğraf çekilen tipler. Ya dudak büzen erkeği ben ciddiye alamam arkadaşlar kusura bakmayın.
Böyle ergenlerle çıkmak şöyle anlatılabilir 'kaç yaşıma geldim ayol, bu saatten sonra çoluk çocukla mı uğraşacağım.' Bu lafı duymuş olabiliteniz yüksek. Aynen öyle. Ne değer vermesini biliyorlar ne sevmesini.
Bu çocuk değer veren, sevip sayan bi çocuk. Efendi, aklı başında. Kalıbın adamı.
Kuzenim dedi ki evlenebilirsin bunla. Uçtu o biraz. Az daha evlendiriyordu lan bizi.
Hadi Allah kabul etsin.
Bide utanmadan tıklayıp siteme giriyorsunuz. Ayda 300 tık alıyorum yazı başına 2 yorum?? WTF???
Az evvel ki 'WTF' kelimesini küfür sanmayın, rica ediyorum. Onun açılımı Where is The Food?? Yani diyor ki anneeağğ acıktıaağğeam.
Tamam. Ciddi olun.
Kuzenime sevdiğim çocuktan bahsettim. Olgun birisi olduğunu söylüyor. Bence de öyle. Genelde bizim yaşımızdaki erkekler Twitter'da sürekli twit atıp CamWow'dan fotoğraf çekilen tipler. Ya dudak büzen erkeği ben ciddiye alamam arkadaşlar kusura bakmayın.
Böyle ergenlerle çıkmak şöyle anlatılabilir 'kaç yaşıma geldim ayol, bu saatten sonra çoluk çocukla mı uğraşacağım.' Bu lafı duymuş olabiliteniz yüksek. Aynen öyle. Ne değer vermesini biliyorlar ne sevmesini.
Bu çocuk değer veren, sevip sayan bi çocuk. Efendi, aklı başında. Kalıbın adamı.
Kuzenim dedi ki evlenebilirsin bunla. Uçtu o biraz. Az daha evlendiriyordu lan bizi.
Hadi Allah kabul etsin.
9 Temmuz 2013 Salı
8 Temmuz 2013 Pazartesi
ORGY' den alıntı;
Size ders veya nasihat verecek değilim. Nasihat verecek de son kişiyim belki. Ama yazdıklarımı aklınızın bi tarafına not edin.
Rakı, bira, vodka ve benzeri içkiler… Ne kadar keyif verse de, insanın hayatının içine ediyor. Kendimden biliyorum. Arkadaşlar, ben alkol bağımlısıyım. Amatem’de tedavi görmeye devam eden bir alkol bağımlısıyım. Sabahın köründe içmeye başlayan bir hastayım.İlk 16 yaşında tanıştım alkolle. Baktım başım dönüyor, çakır keyf oluyorum, bazı şeyleri unutuyorum, devam ettim içmeye. 7 senedir aralıksız kullanıyorum. Şuan 23 yaşındayım, hala kullanıyorum. Kullanıyorum diyorum, çünkü benimki “içki içmek" olayını aştı artık. Alkolle yaşamak falan deniyor. Tabii alkol devamını getiriyor. Alkolle sınırlı kalmıyor hiçbir şey. Peşinden uyuşturucu geliyor. Beynin, vücudun, düşüncelerin uyuştukça daha da ileri gidiyorsun. Öyle bir aptallık yapıyorsun. İster istemez. Uyuşturucuya da hayatına sokuyorsun.Hayatım bombok durumda. Arkadaş çevremden tutun, eğitim hayatıma kadar. Her şeyi bok ediyor.
Arkadaşın bi yere çağırıyor, “ya şimdi oraya bi ton para gider, ben o parayı alkole veririm daha iyi" düşüncesi beyninin en dibine yerleşiyor ve sosyal hayatın bitiyor.
Sabah kahvaltı yapmadan başlıyorsun içmeye, öğlen yemeği, akşam yemeği, gece bilgisayar başında Twitter muhabbeti derken bi bakmışsın 13-14 kutu bira bitmiş. Tabii bu paran yoksa. Paran varsa rakıya, vodkaya, viskiye kadar gidiyor bu iş. Çünkü daha da çok uyuşturmak istiyorsun beynini. Düşüncelerini. Düşündüklerini.
Aptalca bir yazı oldu, farkındayım. Sadece bazı şeyleri vurgulamak istedim. Alkol sadece özel günlerinizde keyif için içtiğiniz bir şey olsun. Benim gibi günlük ihtiyaç haline gelmesin. Benim gibi sizi oraya buraya borçlu hale getirmesin. Benim gibi hayatınızı bok etmesin. Ne yazık ki ben izin verdim buna. Siz izin vermeyin. Ben çok zayıf durdum alkolün ve uyuşturucunun karşısında. Siz dimdik durun.
Söyleyeceklerim bu kadar. Vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.
Oyun
Hayat devam ediyor. Böyle söyleyince reklam afişi gibi oldu ama siz ne acı çekerseniz çekin, ne yaşarsanız yaşayın, hayat devam ediyor. Ona tutunmak zorundasınız.
Hayat bir oyun ve kuralları sen belirlersin. Burda bencil olun, ya sen yeniceksin ya da hiç kimse.
Aç gözlerini. Ya oyuncu olursun ya da oyuncak.
Kuzenim
Kuzenle sabahlıyoruz. Ulan ne iyiymişiz he insan büyüyünce anlıyo.
Ben su dökerim o yakalamır, o küfür eder suçlu ben olurum falan. Karseş gibi büyüdük. Annem bana biberon emzik felan hiç almamış ve ben kuzenimin emziğini gizli gizli alıp kapının arkasında emdiğimi hatırlıyoruz. İnsanın ihtiyacı olan şey bu.
Ya kaderin güzel olucak ya da kafan
Arkadaş öyle bir dünya ki ya kaderin güzel olacak ya da kafan. Yaşanmıyo ya. Bunun yaşananından var mı?
Cenelleşip duruyoruz. Eminim birisinin bir varlığın Allah diyin, Tanrı diyin, ne derseniz diyin ama öyle bi varlık var ce biz onun avucunun içindeki misketleriz ve sadece güzel olanların arkasımdan ısık tutup içindeki şekillere bakıyormuş gibi. En önemli kişiyken en dünyanın en değersiz insanı olabiliyorsun.bunu öyle büyütmeyin, bir saniyede adam ölüyo ya.
7 Temmuz 2013 Pazar
İnsanlar
Nedir bu zayıflama aşkı deyip insanları yargılamayın lütfen. Evet bir zayıflama aşkı mecut,varlığını inkar etmiyorum. Peki neden?
Çünkü beğenisi önemli bulunan taraf ve kişiler insanlara sayıflığı yakıştırıyor. Peki ama biz hangisini seviyorz? Hangisini tercih edeceğiz? Genelde bu kararları karşı taraf veriyor.
En basit örneği sevgililerimiz. Ay o böyle yapmamı sevmiyo, şöyle konuşmamı sevmiyor. Yahu jest yaparsın onun sevdiği şeylerle tamam da, kendi kişiliğini de unutma öte yandan. Bir dön bak o hayatına girmeden önce nasıldın şimdi nasıldın. İyi yönde gelişmeşer ve değişimler olabilir ama bunlarımda görmezden gelmemek gerek çünkü bir süre sonra o kılıftan da sıkılacaksınız ve sizi sözde tanıyanlar sizin değiştiğinizi söylemeye başlayacak.
Kim olduğunuzu sakın unutmayın. Kendinizi ve çevrenizdeki insanları gözlemleyin ve tanımaya çalışın. Çünkü kendinizi size başkaları hatırlattığında altından kalkamayacağınız sıkıntılar üzer sizi. Kendinizi gözlemleyin çünkü kimse size başkasını yakıştıramaz, başka birisi olduğunuzu iddia edemez. Çevrenizdekileri tanıyın çünkü insanların niyetini anlar kendinizi kullandırtmazsınız ve size "sen çok değiştin"dediklerinde değişmediğinizi bilirsiniz. Sadece doğruyu yanlışı görmüşsünüzdür. Tanımaya çalışın dedim. İnsanları hiçbir zaman tanıyamazsınız çünkü her insanın birden fazla kişiliği vardır. Bundan bir sonraki yayınımda bahsederim. En azından denemeye çalışmışsınızdır ve bir bahaneniz vardır.
6 Temmuz 2013 Cumartesi
Doğum günleri
Annem pazar sabahı bizlere eziyet çektirmemek için şimdiden açtı süpürgeyi, ne kadar adapte olursam artık.
Bugün arkadaşımın doğum gününe gittim. Adı Ahsen. Hanım hanımcık bir kız benim aksime. İnsan ya, sevilesi böyle, cep boy zaten. Ya çok arkadaşım vardı ama insan olanlar kalıyor yani. Böyle bir kaç kişi daha var ama ben Ahsen'in üzerinde duracağım. Çünkü doğum gününü çocuğu o ben ne istersem o olur. Sonuçta benim blog. Anlatabildim mi?
Her neyse, efenim bunun liseden bir de arkadaşı varmış, Ataberk diye. İyi bir çocuğa benziyor, kafa çocuk. İnsan kendini belli ediyor arkadaşlar.
Ne diyorduk, işte öyle az kişi kaldık, insan olanlar. Diğerleri hep veriyor, orospu oldular :(
Baya eylendik falan hatta arkadaşımın biri okey de on taş ile bitti. Yani çocuk imkansızı deniyor resmen. Bir de alır ıstakayı düşünür falan.
Ataberk dedim ya, çocuk gülerken ağzında aysti mi fuysti mi bişey varmış, Niagara şelalesini HD izledik. Samimi çocuk. Samimi ol, canımı ye.
Ahsen çok kibar, düzgün, iyi kalpli bir kızdır. Buradan bakınca Pamuk Prenses gibi oldu ama piçin tekidir. Sevimli piç. Piçin de sevimlisi ilk herhalde.
Akıllı insan belli ediyor kendini.
Ahsen farkında mısın sana doğum günün için sevimli bir mesaj bile yazamıyorum. Hediyen de yoktu. Sen iyi beni arkadaşlıktan atmadın he. Hem zaten senin doğum günün 11'i. Hem zaten yaşın büyüse ne olucak, boyun kısa.
Dalga geçiyorum. Ahsen, canımın içisin bunu biliyorsun ama hala o dolapta yemediğimiz bir şeyler kaldığına inanıyorum.
Beni pastaya inandıran, ve masayı kurmakta emeği geçen herkese ve benimle aynı masada yemek yeme cesareti gösteren tüm arkadaşlara saygı, teşekkür ve sevgilerimi iletiyorum.
Bugün arkadaşımın doğum gününe gittim. Adı Ahsen. Hanım hanımcık bir kız benim aksime. İnsan ya, sevilesi böyle, cep boy zaten. Ya çok arkadaşım vardı ama insan olanlar kalıyor yani. Böyle bir kaç kişi daha var ama ben Ahsen'in üzerinde duracağım. Çünkü doğum gününü çocuğu o ben ne istersem o olur. Sonuçta benim blog. Anlatabildim mi?
Her neyse, efenim bunun liseden bir de arkadaşı varmış, Ataberk diye. İyi bir çocuğa benziyor, kafa çocuk. İnsan kendini belli ediyor arkadaşlar.
Ne diyorduk, işte öyle az kişi kaldık, insan olanlar. Diğerleri hep veriyor, orospu oldular :(
Baya eylendik falan hatta arkadaşımın biri okey de on taş ile bitti. Yani çocuk imkansızı deniyor resmen. Bir de alır ıstakayı düşünür falan.
Ataberk dedim ya, çocuk gülerken ağzında aysti mi fuysti mi bişey varmış, Niagara şelalesini HD izledik. Samimi çocuk. Samimi ol, canımı ye.
Ahsen çok kibar, düzgün, iyi kalpli bir kızdır. Buradan bakınca Pamuk Prenses gibi oldu ama piçin tekidir. Sevimli piç. Piçin de sevimlisi ilk herhalde.
Akıllı insan belli ediyor kendini.
Ahsen farkında mısın sana doğum günün için sevimli bir mesaj bile yazamıyorum. Hediyen de yoktu. Sen iyi beni arkadaşlıktan atmadın he. Hem zaten senin doğum günün 11'i. Hem zaten yaşın büyüse ne olucak, boyun kısa.
Dalga geçiyorum. Ahsen, canımın içisin bunu biliyorsun ama hala o dolapta yemediğimiz bir şeyler kaldığına inanıyorum.
Beni pastaya inandıran, ve masayı kurmakta emeği geçen herkese ve benimle aynı masada yemek yeme cesareti gösteren tüm arkadaşlara saygı, teşekkür ve sevgilerimi iletiyorum.
5 Temmuz 2013 Cuma
Var mı günlük tutanınız?
Var mı günlük tutanınız? Ben tutuyorum. Tabi ki her şeyi buraya yazmıyorum, sadece sonuçları falan işte çıkardığım dersleri. Ben dayanamayıp size mutlu olmamın sebebini söyleyeceğim sanırım. Sevdiğim çocuk vardı ya, aradı, konuştuk. Sesimi duymak istemiş. Tabi o bunları söylerken ben şöyleydim;
Her neyse, ben ona bir seni seviyorum diyemedim telefonda ya. Öyle mal gibi kaldım. Heyecandan olsa gerek. Anlamıştır o. Ah yazacağım yazıyı da unuttum. Gece bir şeyler yazarım.
Her neyse, ben ona bir seni seviyorum diyemedim telefonda ya. Öyle mal gibi kaldım. Heyecandan olsa gerek. Anlamıştır o. Ah yazacağım yazıyı da unuttum. Gece bir şeyler yazarım.
Mutluluktan yerlerde debelendiğim dakikalar;
Mutluluktan yerlerde debeleniyorum şuan. Yani tuşlara basmak zor oluyor yuvarlanırken ama yazı yazma aşkı böyle bir şey işte...
Nedenini söylemeyeceğim. İnat değil mi. Bak sinirimi bozmayın benim. Hem uslu okuyucular olursanız sebebini öğrenebilirsiniz.
Efenim ben ne mi yapıyorum? Sıkılıp duruyorum dört duvar arasında. Evi sadece uyumak için kullanmak isterken, evde yapmadığım tek şey uyumak. Geç saatlere kadar mesajlaşmak, beynimi boş işlerle doldurmak. Dizi falan izliyorum.
Siz siz olun yapmayın demiyorum, bütün gün bunları yapmayın. Beyniniz kulaklarınızdan akıyor sonra.
Nedenini söylemeyeceğim. İnat değil mi. Bak sinirimi bozmayın benim. Hem uslu okuyucular olursanız sebebini öğrenebilirsiniz.
Efenim ben ne mi yapıyorum? Sıkılıp duruyorum dört duvar arasında. Evi sadece uyumak için kullanmak isterken, evde yapmadığım tek şey uyumak. Geç saatlere kadar mesajlaşmak, beynimi boş işlerle doldurmak. Dizi falan izliyorum.
Siz siz olun yapmayın demiyorum, bütün gün bunları yapmayın. Beyniniz kulaklarınızdan akıyor sonra.
4 Temmuz 2013 Perşembe
Teyzemden bir yazı aldım;
Teyzemden bir yazı aldım;
Bugün şişli de küçük 1.5 yaşlarında paytak paytak yürüyen bir çocuk gördüm. Bi sağa bir sola çarpıp duruyordu. Elinde bir şişe duvara oraya buraya çarpıp oyun yapıyordu. Üstü başı kirliydi, kafasında kalp şeklinde bir yanık izi, kafasının önünde saçlarına yapışkan sürülmüş Bali sanırım, kokulu bir madde sürülmüş. Gözleri ve yüzü çok güzeldi. Sahipsiz görünüyordu. Etrafıma baktım kimsesini göremedim. İçim parçalandı. :| yanına yaklaştım " ne yapıyorsun burada dedim, gözlerime baktı, o an gözlerim doldu ve içimi tuhaf bir his kapladı. Biraz ilerledi düştü. Kucakladım bi baktım merdivenlerden aşağıda bir dilenci diyebileceğim bir kadın ve kucağında bir bebek daha. Çocuğu annesinin yanına bıraktım ve ona "çocuğunu neden bu şekilde yalnız bırakıyorsun, bi çocuğun hali ne? Diye sordum. Başı için "birilerinin başına içki döküp yaktığını söyledi. Nasıl yani? Yanına bıraktım ve ayrıldım ama aklım çocukta kaldı.
Şimdi soruyorum, bu tarz bir yaşamı neden seçtiler. Bu çocuklar neden sıcacık yataklarında, evlerinde değil. Neden bu çocuklar bu şekilde sömürülüyor ve daha bir çok soru aklımda kalarak "Allah'ım en iyisini sen bilirsin" halkın parasıyla sefa süren bu devlet, onca yere yatırım yapıp cep dolduran devlet, bu çocuklara, sokakta yaşayan insanlara neden sahip çıkmıyor. Bu adaletsizliği durdurmak gerekmez mi? Bu çocukların suçu ne? Bize ne öğretiyorlar o minik bedenli, büyük ruhlar.
3 Temmuz 2013 Çarşamba
Hayallerimiz;
Hayallerimiz çoğu zaman gerçekleşmiyor değil mi? Çok abur cubur yemek istiyorsunuz değil mi? Göbeğiniz fosiptik çukuru gibi mi oldu? Cevabınız evet ise bu blogla hiç bir alakanız yok. Çözüm bende değil, diyetisyene falan gidin ne bileyim.
Geçen kuzene gittim yüzüm için bir tarif verdi bu olmazsa ötekini deneyeceğim. Efenim ergenlikten ötürü yüzümde sivilceler çıktı ben de bunlardan her kız gibi hoşlanmıyorum. Onları sıkmak gibi bir alışkanlığım da var hatta. Her neyse sonuçta bunun için çabalıyorum. Bir şeyler deniyorum, umudum var.
Ne diyorduk, hayallerimiz. Gerçekleşmiyor diye üzülmeyin sakın, hayalleriniz gerçekleşemeyecek kadar güzeller sadece.
Geçen kuzene gittim yüzüm için bir tarif verdi bu olmazsa ötekini deneyeceğim. Efenim ergenlikten ötürü yüzümde sivilceler çıktı ben de bunlardan her kız gibi hoşlanmıyorum. Onları sıkmak gibi bir alışkanlığım da var hatta. Her neyse sonuçta bunun için çabalıyorum. Bir şeyler deniyorum, umudum var.
Ne diyorduk, hayallerimiz. Gerçekleşmiyor diye üzülmeyin sakın, hayalleriniz gerçekleşemeyecek kadar güzeller sadece.
1 Temmuz 2013 Pazartesi
Ben size böyle nasihat falan veriyorum ama sanmayın ki nasihat almayan nasihat veren olgunluğa eriştim. Sadece günümüz teknolojisini kullanarak vaaz veriyorum size. Ben basından söyleyeyim de olay çıkmasın. Sonra gelmeyin bana yok bize böyle diyor sen de bunu böyle yapıyon diye. Çünkü tersim pis ha.
Her insanın hayatında olduğu gibi benim de bazı sorunlarım, hayatın akışında aksaklıkların oluyo ama annemin de dediği gibi düzelmek zorundasınız çünkü hayat bu, gidiyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)