7 Aralık 2014 Pazar



Gözlerinden.

Akşam vakti yağmurlu sokakta, etrafımızdaki tek tük insanları aşarak yürüdük. En son çocuklu bir aileyi geçtim ve sarıldım canımın içine. Kokusunu özlemişim. Dudaklarıma küçük bi öpücük kondurdu. "Hadi," dedi, "gidelim." El ele yürüdük  gereksiz bir sürü insanın içinde. Sonra akvaryumu gezdik, salak salak bakan bir sürü balığı izledik. Oyuntulu camlara kafamızı sokup balıkların pörtlek gözlerine baktık.
Aynalı labirent falan derken koskoca 2 saat tam 5 dakika içinde bitti.
En son "Bin otobüsüne bakamıyorum.." dediğimi hatırlıyorum. Dayanamıyorum ki. Bi bilse orada 20 sn daha kalsa bırakmayacağımı. İnsanın içi parçalanıyor. Daha az evvel kol kola yürüdüğün adam şimdi geri dönüyor ve sen o yağmurlu yolda tek başına yürüyorsun.
Ne hissettiğini bilmeden eve dönüyorsun. Mutlusun ama kalbin buruk işte biraz. Şimdiden özlüyorsun işte. Kabullenemiyorsun şu hayatın ipneliğini. Birimizi almış denizin öbür tarafına, birimizi de almış öteki ucuna koymuş. Hiç de vakit vermemiş. Yolunuzu 1-2 ayda bir denk getirmiş.
Bu düşünce kafanın içinde ama boynundaki atkıda da onun kokusu var.
Çekiyorsun kokusunu içine ve diyorsun ki, "Olsun be, bunu da aşarız." diyorsun.
Buda geçecek mecbur. Gün gelecek bütün kıyafetlerim o kokacak.
Öpüyorum gözlerinden...

14 Ekim 2014 Salı

Şişkoooğğğ ^^

Ya işte öyle. Cemal Süreya'nın da dediği gibi tamda.
Daha önce hiç görmediğiniz, birden bire karşınıza çıkan birisini düşünün.
Kimseyle çıkmak istemediğini o günlerinizi, kimseyle konuşmadığınız, sadece nefes alıp verdiğiniz günler düşünün. Sonra birisi çıkıyor karşınıza ki feleğiniz şaşıyor. Şimdiye kadar olan kişi siz değilsiniz ki aslında.
Kimseyi sevemeyeceğinizi, bağlanamayacağınızı düşünüyorsunuz. Kimsenin sizi sevmeyeceğini. Kimsenin sizin düşüncelerinizi dinleyeceğini düşünmüyorsunuz bile. Bir insanın sizi arzulaması ihtimalini ise çoktan gözden çıkarmışsınız.
Öncelerinde inanamıyorsunuz tabiki, babanız sizi sevmemiş ki en başından. Bir başkası nasıl sevsin? Görmediğiniz ilgiyi başkasından bekleyemezsiniz.
Ama zaman ilaçtır derler ya hani, zaman geçiyor ve hissediyorsunuz. Gerçek aşkı, o sıcaklığı hissediyorsunuz.
Ama beklemeniz gerekiyor. Sevdiğinizin gözlerinin mavisine dalıp gitmek için beklemeniz lazım.
Bir de şunu düşünün; zaman her şeyin ilacıysa fazlası intihara girmez mi?
Beklemeyelim derim. Zamana ölmeyelim. Hemen buluşup sarılalım birbirimize. El ele gezelim, koyun koyuna uzanalım serel serpe.
Ben senin papatyan olayım sen benim mavi gök yüzüm, denizim ol. Birbirimizin olalım.

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Beni,


Eğer aklımı okuyabiliyor olsaydın,


Ölümden önce hayat var mı?

İğrenç anılarla yüzleşmekten de bıktım. Her şeye isyan etmekten, insanlara onların yanlışlarını söylemekten ve insanlardan bıktım.
Tam anlamıyla yet-her.

Hatırlıyorum da...

Belkide ömrüm boyunca unutamayacağım o 5 dakikadan sonra babamın elini omzuma koyup adımı söyleyişini ve benim de "Anneme vurduğun ellerle beni sevme." diye bağırdığımı hatırlıyorum göz yaşlarımın arasından.

1 Ağustos 2014 Cuma

Kafamın içindeki katil.

"Peki tamam, getireyim ben onu size." diyor belli bir zorunluluk altında saygısızlık etmemem gereken genç bayan. "Şunları götürür müsün?" diyor bana benimle aynı haklara ve aynı statüye sahip olan. 
Saçını kavradığım gibi kafasını masaya vuruyorum. Korku ve heyecanla sarsılan bedeni masadan geriye savruluyor. Daha kendini toparlayamadan karnına bir tekme yiyen bayan vurduğum yumruğumla tamamen sersemliyor ve belkide görüş yeteneğini kaybediyor. Hırsımı alamıyorum, bulduğum bir kaç eşyayı fırlatıyorum. yere çöken bedeni acınası hale geliyor. Derin bir nefes alıyorum. Gözümün önündeki saçımı kulağımın arkasına atıyorum. 
Gülümseyerek "Tabi," diyorum. Odadan çıkıyorum.

Bir kız hakkında herşey.

Kızlar papatya sever.

Zırvalar.

Kişinin şahsına hayırdan ziyade şer getiren, asık suratlara sebebiyet veren, hayatınızı harcamanıza da sebebiyet verebilen ve zaman zaman insanların psikolojilerinin yerle bir olmasını fal-i meçhul bir şekilde dillere düşüren bir takım zırvalardır.
Her insan hata yapabilir ama her insanın aynı hatayı yapması insanların ilgisini çeker.
Okurlar, elbet siz de insanın peşinden koştunuz. Sandınız ki o, sandınız başkası olmaz ve sandınız ki o ilah ve yine sandınız ki söylenen her söz gerçek.
Hayır yani kendimden demiyorum efenim, sizi görüyorum da diyorum. Gözlemlerime dayanarak buralara döküyorum mısralarımı.
Bir erkeğin pekala yapabileceği ve çoğunlukla yaptığı gibi bir kızın yapmasının da normal karşılanmasını beklediğim ve genellikle erkeklerin kızlarda gördüğü tek şeyin erkek peşinde koşuyor olması beni bir hayli başkaları yerine utandırır.
Eğer yukarıdaki cümlemi dar şuurunuzla idrak edebilmiş ve bünyenizde ters etkide bulunmamış ise size bir sonraki akıllara durgunluk veren cümlemi sunuyorum.
Siz malmısınız?

19 Temmuz 2014 Cumartesi


^^

Kestim saçlarımı, çok da cici oldu. Marjinal bir kürt kızı oldum dhghdsjhkjlk
Yenilikler iyidir, hiçbir şey de vazgeçilmez değildir. ;););); jdshgjhkdjlş

Geçmiş

Değersiz insanları şöle amına koduğum çekil deyip hayatınızdan atınca hafifliyorsunuz, molped reklamındaymışsınız gibi hoplaya zıplaya yürüyorsunuz. Etrafa gülücükler saçmasanız bile içinizde çiçekler açıyor yine.
Sizin sevilmenize ihtiyacınız yok, benim de. Kendinizi sevin. Sürekli değişin. Düşünceleriniz yaptıklarınız falan her şeyi değiştirin. Başka tarzlar başka şeyler öğrenin. Nabza göre (Yakın ilişkilerde ilerleme kaydetme aşamalarını öğrenmek de dahil olabilir.)
Özgürleşin. Çünkü şunu öğrendim.
Farklı bir düşüncenin bulunduğu bir toplumda bulundum. Değişikk bir düşünce paylaşılan enerjik bir ortamdı. Kaba insanlara rastlamayacağınız, aksine bakımlı kadınlara ve sabahları röpteşambır giyen beylere rastlyacağınız bir ortam. Kasıntılı bir elitlik olmayan ama alttan alttan şşş elini indir diyen bir ortam...
Velhasıl kelam, bu bulunduğum ortamın benim katıldığım etkinliği bir tiyatro oyunuydu. Spütüel bir inanış barındıran oyun halka yakındı da. Bu inanışa göre (böyle söyleyince gizli bir cemiyetin gençlik kollarına katılmışım gibi oldu amk) bu yaşadığımız dünya aslında gerçek dünya değilmiş. Gördüğümüz herşey bir ilüzyonmuş. Aslında maddesel bir ortam değilmiş. Ve bence belkide başka bir gezegenin cehennemi. Ve bizim asıl yerimiz, gerçekten ruh eşimiz varmış. Oradaymış. Burada değil. Yansıma üçgeni vs. var ama girmiycem o konuya. Yani arkadaşlar. Her şey mümkün. Bakın, HER ŞEY MÜMKÜN.
Yani, sikik sikik şeyleri kafaya takıyoruz. Boşa yapıyoruz bunu aslında. Biliyorum, mümkün değil üzülmemek biliyorum ki.
Neyse siz aldınız mesajı ödgfhjlkl

12 Temmuz 2014 Cumartesi


Hiç bişey söylemiyceksen önce gel attığın ses kayıtlarını tek tek ptt dosyaları arasından ayıkla. Sonra Seni bana hatırlatan şarkıları sil. Telefondan attığım 2000 i geçkin fotoğraf dosyasının içinden fotoğraflarını bul. Bilgisayarıma sakladığım fotoğraf arşivini de bul sil. Skype'ta favorilerden kaldır artık kendini ki o gri soru işaretini görmeyeyim. Vatsaptan konuşmanı sil. Ss leri sil. Tarayıcımın sık kullanılanlarından yok et blogunu. Oyundaki karakterlerin bana seni hatırlatmasını istemiyorum artık. Mesaj yazmadan önce kelime tahmininde çıkan ismini kaldır. Bana yaşattığın duyguları unuttur, bana söylediğin sözleri unuttur.
Yada hepsini boşver, bana bi şarkı daha söyle.

8 Temmuz 2014 Salı





...

İğrenç bir gün geçirdiğimi çok net bir şekilde belirtmek istiyorum. Eğer olur da birileriniz sikine takar okursa bilmesini istediğim bir kaç zırva daha var.
Otobüste ağlayarak eve geldim. Kulaklığımda onun sesi vardı. Yanlışlıkla arkadaşlarıma onun ismiyle seslendiğim çocuk benden tek kelimeyle ayrılmıştı bir saat evveli.
Belki bu yazıyı yazarak ona değer veriyor gibi duruyorum ve belki "ayrıldığın kişiye değer verdiğini belli etme" kuralını ihlal ediyorum. Ama ben onu çok seviyodum ki. Değer de veriyodum. Neden sakliyim?
Sayfalar dolusu küfür etmek isterdim şuan, ama ağzımdan kötü bir söz çıkmıyor. Uzun yazı okumayı sevmediğini de biliyorum ama senin benden bir kelimeyle ayrılışın gibi olmuyor seni anlatmak.
Ne yaptığımı bilmiyorum. Galiba biraz erkek gibi davranıyomuşum. Ve bi kaç yüzkilometre de uzağındaymışım. Böyle ufak şeylerdi nasıl oldu bilmiyorum bu kadar büyüdü.
Arkadaşlarım söylenirdi, o çocuk sana göre değil, bu işin oluru yok vs vs... Hep söylerlerdi. Ben dinlerdim ama mesaj atınca öyle olacakmış gibi hissetmezdim. Kendimi o kadar inandırmıştım ki onun beni sevdiğine ve hiç gitmeyeceğine gerçekten beni sevmediğinde ve gittiğinde inanamadım bile.
Beni olduğum gibi kabul edemedin. Beni sevdiğini sandın. Belki seni etkileyen bir iki bişey oldu da kandırdın kendini. Belkide hepsi numaraydı. Belki de şuan da bana şaka yapıyosun. Beni yollarda ağlatan, duşta ağlatan, her yerde ağlatan kocaman iğrenç bir şaka belkide. Yada inanmak istediğim tek şey...
Çirkinim ya da. Ya da mesaj attığın diğer kızlardan biri daha cazip geldi. Ya da ne bilim işte amk belki benden daha iyisidir.
Benden sonra mutlu ol falan demiycem. Bak eserine, bu şaheserin sanatçısı neden onun gibi olmasın. Sonuçta ondan bir parça değil mi? Sende benim gibi hissedersin umarım. Umarım anlarsın koşulsuz sevmenin nasıl bişey olduğunu. Umarım sen de böyle terk edilirsin, umarım seni de yarım bırakırlar.
Sadece emin olmak istiyorum, hayatıma devam edebilmek ve denizden kafamı çıkarıp ufak bir nefes alabilmek için sadece, lütfen bir daha beni aklına getirme. Aksi taktirde çocuk gibisin.
Çocuk gibi davranıyorsun. Ve işin kötü tarafı ben de oyuncağınım işte.
Gözyaşlarımla, papatyalı şampuanımla yıkandım ve şimdi hala ıslakken yazıyorum.
Söyleyecek daha çok söz bulabileceğime eminim ama bendeki değerinin son parçalarını tükettin.
He bide hatırlıyomusun konuşuyoduk eski sevgililerin hakkında, orospu diyodun kızlar için. Belki benim için de dersin, sırf kendin orospu olduğun için.

6 Temmuz 2014 Pazar

Sümüklü Böcek Misali

Ben bahçesi olan bir evde çamurun çimenin içinde geçirdim çocukluğumu. Solucan, karınca, kedi besledim. Sümüklü böcekleri de pek severdim. Ta ki o sevimli sümüklü böceğin sıçışını görene dek. Sonra da pek yanaşmadım.
Hayvanın kabuğunda bi delik var, o delikten hem kafasını çıkarıyo hem de sıçıyo. Böyle haysiyetsizce bir davranış daha görmedim ben böyle sakin bi hayvandan yav...
Demem o ki bağzı insanlar da aynı böyle, ağzı yüzü belli değil orospu çocuklarının. Uzak durun onlardan!
Yavaş yavaş ilerliyo bu sümüklü böcekler bi bakıyosun ağzından sıçıyo, götünden antenleri çıkıyo. Boşverin. Çok istiyosan git çiçek falan besle amk en azından yeri yurdu belli.
Ben anlamıyorum arkadaş, herkes mi deli olur bi ailede...


18 Haziran 2014 Çarşamba

Eskiden bir tutam;

Abim benim yaşlarımda henüz bir çocuk iken annem uyumadığını görmüş abimin. Sabah ilk iş sormuş abime neden uyumadığını. "Ne zaman uyudum ki?" demiş abim.
İşte koyuyor adama amk. Fena sikip atıyo insanı şu laf. Daha küçücük bir çocukken bunu yaşamayı hak etmiyordu abim. Annem de bunları yaşamak zorunda değildi. Ben de.. Ve milyonlarca suçsuz ruh, milyonlarca küçük ve büyük beden. Bana şu siktiğimin dünyasında adalet derseniz bir daha sizi de sikerim, kelime dağarcığınızı da.

7 Haziran 2014 Cumartesi







































































































Özet niteliğindedir.



Dünyanın en güzel fotoğrafı;


:I

Mıstıfı vır binim. Mıstıfı. Çık tıtlı.
Aklıma gelince öle olduğum yerde büzüşüyorum lan. Kendileri pek tatlı olmakla müşerref ve tam bir göt.
Bir insan hem tatlı hem göt olabilir mi? EVEET!
Nasıl tanıştığımızdan başlayıp bugüne kadar anlatabilirim. Her detayı yazabilirim. Ama siz anlamazsınız şimdi canımı sıkarsınız benim. Mutlu olduğumu bilin yeter.
Hani bi an vardır böle BU LAN BUNU İSTİYORUM TAM OLARAK BU dersiniz. İşte Mustafayla tanıştığımdan beri her sabah uyandığımda, ve her gece uyurken bunu düşünüyorum. Sanki erkek olsaymışım Mustafa olurmuşum gibi.
Bu kamil napıyo biliyouz mu? Sürekli ben çirkinim diyo. Değilsin diyorum he he diyo. Yav çok tatlısın diyorum yooook. Geçen öyle diye diye deveye hendek atlattırdım. Bırak artık şunu Mustafa tatlısın işte.
Seni seviyorum derken ciddiyim ben baya yani. Göbeğin falan hepsi dahil.
Size de gıcık oluyorum yakışıklı erkek fotoğrafları paylaşıp, altına yerim falan yazıyosunuz. Gözümde gayet duygusuz, samimiyetsiz ve tıpkı bi porno gibi. İğrenç baya.
Gerçekten sevdiğiniz zaman bırakın mesafeleri, bedenler bile kayboluyor. Bazen kendimden korkuyorum. Öyle psikopat gibi birine bağlanmak ne kadar sağlıklı bilmiyorum.
Siktirin gidin şimdi buradan. Mutluyuz biz uzayın. Siye.

Fuck The School

Ee naber?
Banane lan sizden. Siz beni okumak için burdasınız. Lisin tu mi.
Okul diyorum. Bitiyo lan!!! Nihayet yani. De... Şöyle ufak sikimsonik bi sorun var; bizim kuduruk Nursen Hoca aramış ben ve 4 arkadaşımın velisini, sizin çocuğunuzun eğitimi hakkında konuşmak istiyorum, geleceği hakkında endişeleniyorum demiş. Çünkü ders notlarım düşük. (: Çünkü bu devirde ders notları iyi olan (yani haftasonu bile nefes almadan ders çalışan, sürekli inekleyen, hatta bu sebeple kilo bile alan, hantallaşan, ki şahitlerim var embesile dönen insanlardan kast ediliyor) insanların adam olabileceği bir ülkede ve eğitim sisteminin içindeyiz. Daha bu sabah bir dedenin kuzenime yüzümüzü kara çıkarma dediğini kendi kulaklarımla duydum. ULAN GAVAT! ULAN SIĞIR; acaba yardımcı oldun mu ki o kıza ders notlarına dikkat ediyorsun? Ulan kazo, sen ne anlarsın insan halinden. Neyse siktir ediyorum şimdi o sığırı.
Heh, dediğim gibi, bunu duyunca da annem delirdi tabi. Yok bişey mi oldu? Bak bana söylemediğin bişey mi var? vs vs... Bir dakikalığına uzaktan bakınca evet haklısınız sevgili veliler, bizim başka işimiz yok, sadece okula gitmemiz gerekiyor. Ondan da iyi sonuç alamadığınızda deliriyorsunuz. Tamaaam eveeet. De canımın içi, HANGİ EŞŞEĞİN SİKİNDEN DOLAYI KÖTÜ DERSLERİMİZ ACB ONU BİLİYON MU?
Bak birinci dönem bi gayret ettim, yükselttim notları, iyi kötü yaptık işte bir şeyler. Allah yarabbi ikinci dönem noldu bilmiyorum arkadaşlarımdı ailemdi öğretmendi herkes bi tepeme toplandı... Ben böyle tecavüz görmedim. Benim kafa uçtu. Hayatta intiharı düşündüğüm dönemlerime bi sezon daha ekledim. Tabi siz ne anlarsınız aq.
Şu durumda Nursen Hoca hatalı, bize yardımcı olmak yerine bizi ailelerimize iğrenç bir üslupla şikayet ediyor.
Annem hatalı, bağırıyor. Yargılıyor.
Ben hatalıyım, çok kafama taktığım, geçmişten kurtulup geleceğe bakamadığım için.
Tüm hocalar hatalı, sorumsuz olduğumu söyleyerek, dersten atarak beni yargıladıkları için.
Ve şüphesiz, eğer bir tanrı varsa (ki inanmaya çalışıyorum) o da suçlu, bunları yaşattığı için.

31 Mayıs 2014 Cumartesi

Hiç bıkmam bunu paylaşmaktan.


Uzun zaman sonra gene ben;

Evet bir kedi buldum arkadaşın evinin civardan. Aldım ben bu kediyi, gel lan dedim pireli, tuttum enseden koydum göğsüme. Aldım bunu demlik kutusunda eve getirdim. Bir güzel pakladım. Bir kaç pire ayıkladım. Kuzenin de yardımıyla baya bi iyi ettik biz bunu.
Annem geldi. Delirdi kadın. Temizlik hastası olmasından kaynaklı bir küçük sinir nöbeti geçirdi. Deli gibi bağırındı.
Babam bağırmaya başladı. Neymiş efendim ben gerizekalıymışım, beynim darmış, çocuk çocuk hareketler yapıyor muşum...
Kedinin evden gidecek olmasına değil, bahtsızlığıma ağladım. Bir sinir nöbeti geçirdim sanırım. Kendimde değildim. İstemeden bağıra bağıra ağlıyodum. Annemin kolları arasındaydım ve annem beni geri döndürmeye çalışıyordu. Korktuğunu söylüyordu. Daha çok üzülmeme rağmen elimden bir şey gelmiyordu.
Hissettiklerimi bir tek ben bilebiliyorum ve bu onları daha da yenilmez kılıyordu.
Arkadaşlarıma anlatmayı denedim. Önemsemediler demiyorum. Önemsediler. Ama anlamadılar.
Herkes sonraki günlerde kedi için çok ağladığımı söylemeye başladı. Kimse anlamamıştı.
Şimdi de cildim dışarı veriyor. Onu da çikolatadan sanıyorlar. Stresli olduğumda böyle oluyor.
Bir zaman sonra kendimi zor toparladım.
Hala ruh gibiyim.
Kimse anlamıyor, boşuna anlatıp yormayın kendinizi. Tek başınasınız.

:I


15 Mayıs 2014 Perşembe