30 Ağustos 2013 Cuma

Aptal mıyım?
Beynim yaşıtlarıma oranla daha mı geride?
Bu soruları sormamın belli başlı nedenleri var.
Ama bazen bir şeyler başarabiliyorm. Hem aptal bir insan bir şeyler başaramaz, değer veremez.
Belki de gerçek bir aptal gibi kendimi avutuyorum.
Belki de aptalım. Hayatımda yanlış kişiler bulundurarak, yanlış sözler söyleyerek, hatalarımı tekrarlayarak, geniş düşünemeyerek, her şeyi unutarak bir aptal olduğumu kanıtlıyorum.
Aptalım ben. Kocaman bir aptal.
Kendimi değersiz ve acınası halde hissediyorum.
Çokca çaresiz ve siktimin bir gerizekalısı gibi hissediyorum.
Bana bunların en koyan kısmı da bunları düşünmemede payı olan insanların çok sevdiğim değer verdiğim insanların olması.
Sevgilim falan değil, yok zaten, böyle bir aptalla kim çıkar.
Gerçekten çok sevdiğim birisi beni bunu düşünmeye resmen itti, mahkum etti.
Ağlarken kendimi o kadar yanlız hissediyorum ki.
Değersiz.
Aptal.
Kimsenin söylemesine gerek yok, ben kendime söylüyorum zaten.
Ne oldum şimdi? Kendisiyle barışık, özgüvenli tiplerden mi?
Bunu kim yapar biliyor musunuz? Benim gibi aptallar.
Belki de biraz farklıyım.
Farklı olmak sizi her zaman mutlu etmiyor.
Ben uyuyamıyorum bari siz iyi uyuyun.
Ben içimi döküp rahatladım, siz de rahatlamalısınız.
Ben bunu hep içimde saklayacağım ama yarın sabah uyandığımda gülümseyeceğim de.
Sabah mı? 12 den önce uyanmam lan.
Uykularım kaçar oldu.
Durup düşünmeye başladım gecenin 3:40 nda.
Uyuyamama sebep olan şey ne?
Babam mı? Her zamanki sorunlar mı?
Hayır bayan, bu sefer uzun zamandır beklenen şey; umutsuzluk ve çaresizlik.
Okullar açılıyor. Biliyorsunuz.
Bu okul stresi değil, her zaman olduğu gibi devamlı ders çalışma azmini gösteremeyeceğimin ve sürekli başarısız olacağımın umutsuzluğu ve çaresizliği.
Kendimi bu surumdan kurtaramıyorum.
Belki de sorunum çok fazla eğlenceye, arkadaşlara zaman ayırıyor olmamdır? Diyorim ki bazen hiç bir şeyle ilgilenmeyeyim, ne arkadaş, ne okul dışı bir gezme tozma ne de herhangi bir hobi.
Hepsinden vazgeçeyim diyorum.
E peki nerdeyim ben? O zaman gerçekten Bayan Hiçkimse olurum.
Özümü kaybetmek istemiyorum.
Ben hep eğlenceli birisiydim. Hep böyle olmak istiyorum.
Belki de derslerimde başarılı olmak, çizimde ilerleyebilmek, iç mimar olabilmek hatta belki de küçüklüğümden beri annemin yaptığı bir hataya tabi olup o komşunun küçük orospu kızından daha başarılı olmak istiyorum.
İstediğim gibi bir hayat yaşayabilmek istiyorum. Kendi ellerimle yaratacağım, içinde de moralimi nozacak hiçbir şeyin olmayacağı küçük cennetimi istiyorum.
Derslerimde başarılı olmak istiyorum. Ama korkuyorum. Hemde karanlıktan korktuğumdan veya annemi babamla evde yanlız bırakıp kuzenime gittiğimde aklımda kurduğum kötü şeylerin gerçek olabilme ihtimalinden az biraz daha çok.
Ya hemen birisi beni bu durumdan kurtarsın ya da kimse ağlamamı yarıda kesmesin.
Ne hakkında yazmalıyım? Bir fikrim yok. A buldum lan.
Bak şimdi ne var biliyomusun dssshsfsk
Okullar açılıyo lan.
Sıçtık.
İngilizce söyliyim daha havalı, we fucked up man.
Yani sorumluluklardan kaçamayacağın bir eğitim öğretim dönemi de kapında. Konu bu ama ben gene de ne kendime ne de sizlere bu dönemin fetireceği zorluklardan bahsetmek istemiyorum.
Yanı yazık bize.
Ama şunu söyleyeyim, saatlerce dizi-mag izleyip göt büyütme sezonu bitiyor arkadaşlar. Sidik yarışı başlıyor.
Benden duymanızı istemezdim ama ben gerçekleri söylemekte hükümlü gissediyorum.
Hadi uyuyun uyuyabiliyorsanız :dddd
Öpt.

27 Ağustos 2013 Salı

Eski gecekondu, yıkık dökük evimizi hatırlıyorum. Annemin iki üç ayda bir küflenip dökülen duvarları kazıyıp tekrar badana yapışını, tüten sobanın isinin sildiği koltuk örtülerini söküp makineye atışını, bir sabah kahvaltısında babamın ters çevirdiği masanın üzerindeki tabakları yerden toplayışını, babamın annemin üzerine döktüğü çorbayı yerden silişini, ütü yapışını, yerleri silişini, masayı kurup-toplayışını, her şeyi hatırlıyorum.
Annem yıllardır temizlik yapıyor. Ertesi günü işe gideceği akşamın geç saatlerine kadar, erken kalktığı günün sonuna kadar, evliliğinin başından, beklenen sonuna kadar ve ben doğduğumdan şimdiye kadar annem temizlik yapıyor.
Ve şu zamanlarda benim de sorumluluk almam gerekiyor. Annem işte yoruluyor ve ben kendimi ev temizliği yaparak anneme yardımcı olmada sorumlu hissediyorum.
Ama diyorum ki, 'başka yollar vardır ya,' 'böyle yapmayalım bu daha kolay,' ya da 'yapmasak da olur kim ne diycek,' gibi düşüncelerle kendimi isteksiz hissdip üzerimdeki görevleri yapmıyorum. Başlasam bile bitiremiyorum.
Her şeyde umut gören ben, bu konunun sonunda ışık göremiyorum.

Mutlu olun, çünkü olmamanız için bir sebep yok.

Kendimi gereksiz hissediyorum.
Böyle sanki karşılarına çıkıp kendimi göstermeye çalıştığım zaman farkediliyormuşum gibi.
İhtiyaç anında camı kırılması gereken ilk yardım aletleri gibiyim resmen. Ergen tripleri belki ama tam olarak hissettiğim şey bu.
Aslında hiç bir zaman tam olanını anlayamazsınız, çünkü o nu okumak ve yaşamak bambaşka dünyalardır.
Ben dışa dönük bir insanım. Takılıp kalmam. Aşarım. Ama, gel gör ki bazı şeyleri kimseye anlatmam. Ben isteyene kadar kimse de öğrenemez.
Ben bunları gidip alakalı kişiye dökemeyeceğimden değil istemediğimden buraya yazmayı tercih ediyorum.
Abim anneme karnının aç olduğunu söyledi. Annem bilgisayar ile meşgul olduğundan bana yemeği ısıtmamı söyledi. Abim de ısrar etti. Ben de hazırlanıyordum, kuzenime gidecektim. Abime yemeği kendisinin hazırlayabileceğini, kazık kadar olduğunu söyledim. Bir şeyi de kendisinin yapmasını, acelem olduğunu sıraya dizdim hemen.
Anim de beni kolumdan ittirip ergen ergen, salak salak triplere girmememi gidip yemeği hazırlamamı söyledi.
Sorun benim yemeği hazırlamam değil. Beni takmıyordu. Bir şey istiyordu ve sonuna kadar direndi. Uygulamada o kazandı.
Beni aptal yerine koydu resmen. Açıkcası ağladım. Gizli gizli olması daha da acıklı.
Ardından, sinirim geçmemişken kuzenim gelip o konu hakkında bu örneğe dayanarak ve gülerek "çok geç demiştim" dedi. Bir tartışma da orada koptu. O na da bağırdığımı söyledi. Anca kendime gelebildim.
Bu olayı unutup -asla böyle anılarımı unutamıyorum, arkaya itebiliyorum sadece- gülümseyebilmemi sağlayan şey; daha kötülerini zaten yaşadım anasını satayım. Hala yıkılmadım, bunun da götüne koyarım.
Bazen iyiki yaşamışım o tüm kötü anıları diyorum bazen de başka bir geleceğe sahip olabilirdim düşüncesiyle küfür ediyorum.
Bazen kırıp döküyorum. Odam toplu kalıyor, içimde çok kırıp döküyorum.
Odamdaki tüm eşyaları yere atıp ağlıyorum düşüncelerimde.
Babama söylemek isteyip söyleyemediğim her şeyi bol küfürle söylüyorum.
Yapmak isteyip yapamadığım her şeyi yapıyorum.
Hayallerim bana ayak uyduruyorlar. Tıpkı kuzenim, abim ve annem gibi. Ve de bazı arkadaşlar gibi.
Ama çoğu insandan daha iyi hayallerim.
En azından isteklerime, ricalarıma saygı duyuyorlar.
Mutlu kalın, çünkü olmamanız için bir sebep yok.

23 Ağustos 2013 Cuma

Sabah kalkıp üzerime yığılan az bir ütüyü yaptım. Daha sonra spor yapıp duş aldım. Dizi izlerken kahvaltı yaptım. Sonra da kuzenimden mesaj geldi. Arkadaşa bir yerden para çıkmış. Dedi sen ben abin ve bir diğer kuzenim alış verişe gidiyoruz. Kişi başı yüz TL düşüyor. Sonra en sevdiğim kuzenimin o olduğunu söyledim ona.
Yani günüm çok iyiydi. Resim çizdim az evvel de.
İyi yani bir sorun yok.
Süperim.
Yani o kadar iyiyim ki ıslak tuvalet kağıdına döndü beynim.
Evde tüm gün duruyorum.
Oyun oynuyorum.
Hayallerimdeki hayat.
Göt büyütmeyi kim istemez değil mi?
Çizimi ilerletmek istiyorum. Bunu yapıyorum. Ama isteyip de yapamadıklarım var.
Ben ev kuşu değilim. Evde durunca ben dahil çevremdeki herkes sinir küpü oluyor. Benim evden çıkıp, gezmek, sosyalleşmeye ihtiyacım var. Mümkün olduğunca az ev işi, ev problemi, mümkün olduğunca sosyallik istiyorum.
Çıkarın lan beni burdan!!!
Neyse gidip Sims'te ki vampir karakterimle birilerini ısırtayım. Bar kavgası falan çıkarayım. Heyecan olsun.
Öpt.
Selamlar.
Şuan çok mutluyum. Yazayım bir şeyler bari.

20 Ağustos 2013 Salı

Efenim selamlar.
Ablanız geldi.
Bayanlara öncelik lütfen.
Bakın çok güzel bir yazı geliyordu hevesim kaçtı. Ben ki enerjik insan, yemin ediyorum klavyenin üzerinde uyuklayabilirim. Olum çok canım sıkıldı lan.
Siz tabi ciddiye almıyorsunuz beni. Kabuslarım çoğalmaya başlarsa dağıtırım buraları ama.
Ay çok kötü bir kabusla uyandım bu gün. İçinde babam vardı. Kötüydü bayağı.
Ama ne yapıyoruz? Siklemiyoruz. İşte hayat felsefem.
Şimdi siklemiyoruz derken hani öyle ver yansın değil anasını satayım.
Mesela ben ne yapmışım, eski mahallede bana "Donun gözüküyo ehe oho öhö.." diyen çocuğu hiç takmamıştım. Dövdüm ama. Ağzını burnunu yamulttum. Ne oldu sonra? Ben geçerken o zamanın veletleri önünü ilikliyordu gdsfgfhjsajöjdh
Olum efendi olacaksınız. Şeklinizi bozmayın.

16 Ağustos 2013 Cuma

Eğer denemezsen hiç bir zaman bilemezsin. Sakın ümidini yitirme. Sikerim bak sakın dedim. Piç etmeyin beni. Ben bir bayanım ve benim sözüm geçer burada.
Her şey için geçerli.
(İhtiyaç halinde blogumaçınız.)
Ya neden şu istediğim bir kere olmaz? Çok çabuk elde etmek imkansız mı? İstediğim şey anında olsa?
Sadede geliyorum; çocuk çok taş. Tabi ben bunu şöyle yorumluyorum 'HÜOĞĞOO ERKEĞĞĞKKK' zsfsjsggshdjsgfajks
Şaka yapıyorum.
Şaka dedik lan uzatmayın.
Çocuğu size anlatmama gerek yok. Ama benim için mükemmel erkek olduğunu düşündüğümü bilin. Çocuk komodo ejderi gibi alev alev.
Sustum.
Beraber voleybol oynadık. Sadece ikimizdik. Bide yanımızda yaklaşık 10 tane daha voleybol oynayaninsan vardı.
Ben sadece tek birisiyle oynuyor gibiydim.
Şimdi ben bu çocuğu size anlatıyorum falan ama hani geçeceğinden eminim. Hep böyle olur; aşık olurum, olmaz, ve ben üzülürüm sonra da geçer gider.
Kötü şeyleri çabuk uzaklaştırıyorum kendimden. İstemeden.
Demekki neymiş? Her kuşun eti yenmezsfgdksfskf
Öpt.
Eski köy yazılarını ve tatilin ilk günü yazdığım yazıyı paylaştığıma göre artık sıra şimdikileri yazmakta.
Bu köydeki ikinci günüm. Bilgisayarıma ve evimdeki düzenime olan özlemim artmaya başladı. Havası falan hoş ama yapacaknbişey yok biliyor musun.
Burda bir yere giderken mutlaka elinde sopa olmalı. Yoksa ayı veya yılan öpüveeiyor.
Kuzenim sopa kullanmayı tam kavrayamadığı için kafama ikidir sopa çarpıyor. Ah istanbul böyle mi?
Öpt.
Tatildeyim arkadaşlar. Vaktim olamadı ilk günler yazmaya. Aslında şimdi de vaktim yok sadece kuzenim kitabını okuyor e bende yazayım bir şeyler dedim.
Burada bir çocuk var...
Yani ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Çocuk manyak bir şey. Böyle görünce kıvırcık kıvırcık saçlarını insan deli oluyor.
Kumral. Yanmış. Kasları var. Sportif. Komik.
Çok kaptırdım kendimi.
Ama ne yapayım çok tatlı. Gazeteye sarıp eve götürücemsgddksjff
Öpt.
Bugün gidiyorum köyden. Koşarak hemdesdgshsad
Buradaki sevdiğim tek yaşlı annanem ve annemin halası. Onun dışındakilerin hepsi itici. Bir yaşlı hiç mi sevimli olmaz? Buyrun köye.
Neyse hayat enerjimi kaybettiğim için yazamıyorum hiçbir şey. Düşünemediğim için ne yazmam gerektiğini de bilmiyorum.
Öpt.
Connected2' dan bir çocukla konuşuyoruz. Ufak tefek pürüzler dışında iyi gidiyor muhabbet. Ama nasıl gülüyoruz anlatamam! Çok kafa dengi çocuk zaten 18 yaşında.
Yani çocuk he dese tutup kolundan evlenme dairesine götüreceğimsgshdjdgs
Öyle böyle derken ben bu çocuğun tipini merak ettim. 'Lan niye olmasın ki?' Düşüncesi ana kumandayı ele geçirdi. Çocuk Facebook adresinin linkini attı..............
Gören gözlerim, linki istediğimi belirten cümleyi yazan parmaklarım, cümleyi ekrana yansıtan monitör, dokunduğum klavye, yazıyı yazdığım site uyuştu. Hayat bir an durdu.
Link istedimçünkü; deli sikti töne töbe ya. Ben böyle bir hayal kırıklığını bir kere daha yaşadığımı hatırlamıyorum anasını satayım.
Zaten yakışıklı olsa bana mı yazardı? Neden? Çünkü şanssızım ben. Yada yaradan bana fake atıyo. Bu benim hayatımın demosu falan herhalde. Eğer orjinaliyse grafikleri çok boktan. Öpt.
Connected2 diye bir site var. Profil oluşturuyosun millet sana anonim olarak yazıyor veya sen yazıyorsun. Amaç; iş olsun.
Birisi yazdı bana işte konuştuk falan. Ben sordum kaç yaşındasın diye. 23 yaşındaymış. Bende 'iyi akşamlar abi' dedim. Baktım herif hala yok konuşalım edelim derdinde.
Ulan sen nerde yaşıyosun? Yem Yılmaz'ın da dediği gibi maden ocağında mı çalışıyosun? Çık bi gez, arkadaş ortamlarında kızlarla tanış..
Herkes fiziksel bir çıkar içinde o sitede; MEMEsfsgaahsjgssgja
Sakinim..
Benim böyle bir şeye ihtiyacım yok. İşte insan tanıyorsun, muhabbet oluyor falan.
Arada komik olanlar denk geliyor. Makara yapıyorsun. Bununla ilgili bir anım var, aklıma geldikçe ağlıyorumsfsjshdh..
Öpt.
Ben öyle herşeyi sorun etmem dazlasıyla rahatımdır. Mesela hiç çekşnmem falan. Ayıp diye bişey olmadığını biliyorum çünkü. Kendi kendinize engel koyuyorsunuz.

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Arkadaşlar ben köye gideceğim iki üç güne. Yolda başlarım yazmaya ama İnternet olmayacağı için bir hafta kadar yazamayacağım.

Kader; belli bir çerçevede kendi seçimlerimizle zaten belli olan sonuçlara ulaşmamız bence.
Hemen uçuk örneklerden birisini veriyorum.
Bir ayakkabı aldınız. O ayakkabının kirleneceği kader. Ama kaderi sen çizeceksin. O ayakkabının yanlışlıkla çamura basım kirleneceğine mi yoksa o ayakkabıyla futbol oynarken kirleneceğine mi sen karar veriyorsun. Belki farkındasın belki de değilsin.
Anlayacağınız sonuç belli, siz yolunuzu seçin.

Ve, olması gerektiği için olmuştur.
Şu insan olma mevzusunu bir göz önüne alalım.
Eskiden çok küçük düşünürdüm. Duygularım çok fazla güçlüydü, hala güçlüler ama başa çıkmaya başladım. Tabi ki hepsiyle değil.
Sevdiğim çocukla ayrıldık. Hala seviyorum. Ayrıldığımız için baya da üzülüyorum. Ama geride bırakmam lazım. Arkamda yaşadığım kötü anıları ve hatıraları bırakmazsam eğer geleceğime yön veremem. Aldığım dersler var her olayda ve bunu daha sonra yapmamak için kazıyorum hafızama. Bu arada aynı hatayı iki kez hiç yapmadım. Bu benim çok korktuğum bir şey.
Şimdi eğer o çocuk bunu okuyorsa muhtemelen şöyle düşünebilir; hemen unuttu, hemen vazgeçti falan. Ne bileyim şimdi ne düşüneceğini. Olayı kişiselleştirmekle hata mı ettim bilmiyorum ama devam edeceğim bu örnek üzerinden.
Bir yandan mantığımı kullanmak istiyorum. Diyorum ki içimden; lan zaten bitmişti, bitmesi gerektiğini biliyordun ve istiyordun. Ama üzmek istemiyordun. O bunu göze aldı ve bitti. Mutlu son.
Şöyle bir mevzu var, çok küçük düşünüyoruz. Duygularımız yüzünden. Çünkü acıdan, nefretten, kıskançlıktan kopamıyoruz. Bizi yıpratıyorlar. Ama duygularımızın perdesini biraz aralayabilirsek eğer, görürüz işte gerçekleri. Ben nadiren bunu yapıyorum.
İlişkilerimden, hiçbirinden korkmadım. Evet içerlerde bir yerden ‘lan ya yine aynısı olursa, sıçtın’ sesleri duyuluyor arada ama umursamıyorum.
Çünkü; daha gencim. Aslında ben otuz yaşımda da seksen yaşımda da genç olacağım o ayrı. Her neyse, sevdim. Sonra olmadı. Ayrıldık. Hissettim, sevdim, üzüldüm, sinirlendim, şüphe ettim, umursamadım. Hepsi duygularım ve kim bilir daha kaç tanesini yaşadım o çocuklayken. Yaşamadım değil, ama gerçekleri görmek gerekiyor.
Olması gerektiği için olmuştur.
Baya abarttığımı fark ediyorum ama en yakın örnek buydu bence. Sadece aşk meşk değil, bir insanla mutlu olabilirsiniz. Ama sizi hak etmiyor olabilir. Size ihanet etmiştir belki ruhunuz duymuyordur. Anasını satayım sen de mal mısın ya götünden donunu alacak haberin yok. Sinirlendim. Neyse, özetliyorum.
Bırakın olsun. Birisiyle çıkmak mı istiyorsunuz? Çıkın. Bir şey mi yapmak istiyorsunuz? Yapın. Çünkü, ne kaderi ne de gerçeği değiştirebilirsiniz.

Ve korkmayın. Bakın ayrıldık. Şimdi üzülüyorum. Gidip Nutella yiyeceğim ve odama kapanıp müzik dinleyeceğim arkadaşlar. Şaka şaka, evde Nutella kalmadı :/

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Öyle herkese iyilik yapacağız diye milletin peşinde yavru köpek gibi dolanıyoruz. Ya siktir etsek ya. Ne bok yiyolarsa yesinler. O hale istedikleri içim gelmediler belki ama sizin onları kurtaramayacağınız gibi sonunda nankör çıkıyor hepsi. Unutmayın; cehenneme giden yol iyi biyet taşalrıyla döşelidir.
Kendinizi bir şeyden ne kadar mahrum burakırsanız o kadar çok istersiniz onu. Bilinç altında ona ihtiyacınız olduğunu yerleştirir ve gözünüzü karartıp bilinçsiz adımlar atarsınız. Transa geçersiniz yani. Duvara çarptığınızda göt gibi kalıyorsunuz sonra.