29 Aralık 2015 Salı

Duyuru

Sizleri ihmal ettim. Ama çok yakında değişik bir şeyler planlıyorum :) Takipte kalın.

13 Eylül 2015 Pazar

Ne Bir Bulut Ne Bir Umut

https://www.youtube.com/watch?v=RKrNdxiBW3Y
Her zamanki gibi nasıl başlayacağımı düşünüyorum tabiki. Hiç düşünmeden bu yazılara başladığım için düşünmeye yazının başında başlıyorum.
O zaman şöyle söyleyelim; gördüğünüz üzere durup yazacak bir şeyler düşünmeye bile vaktim yok. Hoş, yazılarımı yazmış olmak için yazmam ve düşünmeme gerek yok. Çünkü yazılacak şeyler hep var hayatımda, herkesin hayatında olduğu gibi...
Hissettiğim şeyleri buralara yazmıyorum. Sadece defterlerime yazabiliyorum artık. Artık o kadar korkunç ki sadece kendime anlatabiliyorum. Başkalarının bilmesini duymasını istemiyor, anlatabilecek kadar da güçlü kalamıyorum.
Hoş, anlatsam da anlamazlar.
Gecenin bir köründe, herkes uyurken ben sokaklarda dolanmak istiyorum sabahlara kadar, sonra kimse anlamadan işe gidip, günlük yaşantıma devam etmek istiyorum.
Sevilmemek, yalnız bırakılmak, anlaşılmayıp, saygı duyulmamak. Evet hissettiklerimi yazdım az önce.
Terk edilmek. Çaresiz bırakılmak. Koşturup, terletilmek. Terli terli ceyrana tutulmak.
Bunlara sebep olan kişi bir değil.
Asla tek kişi olamaz.
Yaşamak isteyen bir insanı hayattan soğutan kişi tek olamaz.
Hayatı sevdiren kişi tektir ama.
Bütün o yılmışlıkları, başarısızlıkları, o karamsar, o çaresiz yanını pamuklu çarşaflara yatıran bir bir okşayan tek birisi vardır hep.
Anlamıyorum insan neden gider. Benim durumumda hele neden gider anlamıyorum.
Bir avuç bir şeydi istediğim sadece, sırf ona kucak dolusu verebilmek için.
Şimdilerdeyse o kucak dolusu veriyor, yokluğunu. Bense bir avuç hiç oldum.
Daha sonra uzun mesajlar almaya başladım. Sanki dalga geçiyordu. Sanki daha da kalp kırmak için, daha da öldürmek için yapıyordu sanki. Cevap vermek istememi sağlayıp, tek kelime etmememi sağlıyordu. Her şeye rağmen,
kendisi geldi. Kendisi gitti.
Bu bir savaş değildi ve senin dediğin gibi olmadı.
Ben kaybetmedim seni.
Biz birbirimizi kaybettik.
Bizdik.
O sebeple ben artık Bayan Hiçkimse değilim,
Biz, hiçiz artık.
Birbirimizi kullandık sadece.
Ben sevgini istedim.
Seninse ne istediğini çözebilmiş değilim.
Bahsettiğin güvendiyse eğer, her seferinde güvenimi sarsmak için başkaları lafını kullanan sendin.
Evet ben hatalar yapan bir insanım. Affedilmesi zor olan hatalar yapan, aşırı duygusal, alıngan, geri kafalı bir insanım. Ama buna rağmen her gezegende, her boyutta, her ırk, her dilde anlaşılabilecek kadar seviyorum. Safça. Temizce.
Bu sırada ben bulanıklaşıyorum o ayrı.
Ya seni başkaları alırsa?
Ya ben başkalarının olursam?
Dönme sakın geri.
Hayatını yaşa.
Herkesle düzüşmeni istiyorum.
Ne kadar boş olduğunu anlamanı, pişman olmanı istiyorum. Özledim demeni istiyorum.
Hayatının hatasının tadını çıkarmanı istiyorum.
Resmen beklemedin beni.
Ben burada senin için herkesi silip atarken, senin gelmen için yalvarırken, beklerken, sen günlerin boşuna geçtiğini düşünüp, sabırsızlanıyordun. Sana yetemiyordum. Hiç bir şekilde seni ne mutlu, ne tatmin edebildim. Çabalarken çok yoruldum sadece.
Geceleri hatırla.
Bir lafınla mahvoluyordum.
Bi çabada bulunsam senin aklında soru işareti oluyordu.
Ama geçen sefer böyle söyledin?
E çünkü şöyleydi oyüzden böyle söyledim.
Bilmiyorum...
Hatırla bunları.
Yada hatırlama.
Dediğim gibi, başkalarının ol. Sana yetebilecek seni mutlu edebilecek, tatmin edebilecek, her yerde ve istediğin her zaman düzüşebileceğin birini sev. O da seni sevsin.
Mutlu ol.
Daha önce hiç olmadığın kadar uzak ol bana. Dünya üzerindeki tüm yollardan uzak ol. Ne sana gelebileceğim bir yol, ne bir deniz, ne bir bulut, ne bir umut olsun.
Artık istediğin kadar zamanın var.

1 Eylül 2015 Salı

biliyorum, bütün sözler boş, bütün sözler nafile. hiçbir şair dizelerinde senden bahsetmiyordu, hiçbir yazar seni yazmıyordu artık bana. şarkılara anlamını sen katardın, şimdi sen anlamsızlaştırıyorsun. sen varken de yaşıyordum, şimdi de yaşıyorum ben. ama savurmuyor artık esen rüzgar, ıslatmıyor beni yağan o şiddetli yağmur, gözlerimi almıyor güneş, yakmıyor o bedenimi saran ışığı. ateş hissettirmiyor kendini, yüreğimdeki yangın kadar. yağmur damlaları da sıçramıyor o pür pak pencerelere. artık çıkmıyor o bacadan kara dumanlar. aydınlatmıyor lambalar odamı. bahar gelmiyordu yağmurun ardından. çiçekler kokmuyordu. fazlada kurcalamıyorum hatıraları, yaşandığı günlerin kokuları kaçmasın istiyorum. bir zamanlar en büyük zenginliğimken hayaller, şimdi umutlarımla beş para etmez oldum. geceler artık kısa geliyordu bana, seni hayal ederek bütün şehri izleyince sabah oluyordu hemen. şafağın söküşünde seni aramaktı bana kalırsa seni sevmek. menekşenin kokmadığını bilerek koklamaktı seninle bir ömre yemin etmek. sigaranın dumanında kaybolmaktı bazen, ateşin izmarite dayanmasıyla benimde bitişimdi. tek içmiyorum artık geceler. bir yanımda öfkem diğer yanımda pişmanlığım karşımda da efkarım var. sek içiyorum artık yalnızlığı, çarpmıyor eskisi kadar. içiyorum şişenin dibini görene kadar, sonra kapatıyorum gözlerimi dönmeye başlıyor film şeridi gibi her şey. onlar döndükçe kusuyorum masaya, avazım çıktığı kadar sustuğum her şeyi. sızıp kalıyor efkarım hep masada. gözleri doluyor pişmanlığımın. öfkem gururlu, dik oturuyor o gıcırdayan sandalyesinde. son kez yudumluyorum bardağımı, zaten sonra gözlerim kararıyor. gün ağarırken ele alıyorum bütün şiirleri. derin bir ah çekiyorum yazan dizeleyen, aşk uğruna ömrünü piç eden şairlere. yinede kızamıyorum, bağımlılık gibi bir şeydi aşk, düşmeden edemiyorlardı peşine ve yaşamadan anlayamazlardı bu süslü intiharı. gecenin karanlığına son noktayı koyarken, son gördüğüm olur gözlerime perde gibi inen gözlerin, meyhane sıcaklığı gibi olan gülüşlerin.

19 Ağustos 2015 Çarşamba

uyuyuşunu izlemek için sabaha karşı alarm kurmaktan bahsediyorum ben.

8 Ağustos 2015 Cumartesi

Canfeza-Şeftali Kırmızısı
Adam yazmış be. Demiş ki yarın pazar.

Seni Aldattım

Bir gecenin orta yerinde
Seni aldattım.
Sen uykularında uyurken,
Düşünmeden etmeden ben
Seni aldattım.
Onursuzca, maymun iştahıyla aldattım.
Gözlerine bakarken aldattım seni.
Ellerini tutarken aldattım.
Sen konuştuğunda, ağzından çıkan kelimeleri takip ederken aldattım seni.
Boynundan öperken aldattım.
Çünkü ben senin
Gözlerine bakarken kipriklerini aldattım,
Ellerini tutarken gözlerini,
Dudaklarına bakarken ellerini,
Boynundan öperken ellerini aldattım.

7 Ağustos 2015 Cuma

“yeryüzünde hiçbir insan, hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır.
bütün bunlara rağmen gel. sana ‘gel’ diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam, ne halt edeyim, öyleyim işte.
fakat gel.
ve benden nefret ederek, beni hor hakir görerek de olsa, beni bir daha yalnız bırakma!”
..
nazım'dan piraye'ye…

6 Ağustos 2015 Perşembe

‘’Bana tüm yaralarını göster.’’ dedi adam. ‘’Kaç kere bana ihtiyacın olduğunu ve kaç kere yanında olmadığımı görmek istiyorum.’’


https://www.youtube.com/watch?v=G1YYBvYchb4

Saat 2.03 ve ben başlıyorum yazmaya...

İnsanda ne eksikse karşısındakine onu hissettirmemeye çalışırmış. Benim içecek suyum olmamışsa, seni susuz bırakmam. Çünkü bilirsin ki susuzluk kötü.
Ben galiba hiç sevilmedim. Bu bahsettiğim annem, abim, etrafımdakiler değil. Başka bir şey. Bilirsin...
Bazen çok mantıklı cümleler doğrultusunda bazen de uçsuz bucaksız mantıksızlık içinde kızgın oluyorum. Kızgın. Küs. Ve çoğu zamanda da ahlaksız ve üzgün oluyorum. İnatçı, yorgun, sabırsız...
Ulan. Seviyoruz işte diyorum. Neden ki? Neden çözüm ayrılık olsun ki? Ben mi hayatı pespembe görüyorum yoksa herkes çok mu umutsuz?
Her acıyı çektim.
Vücudumu kaynar suda haşladım duşun altında. Kemiklerime dayadım çakıları. Saçlarımı yoldum. Babamı tanıdım. Kötü arkadaşlar edindim. Sevgililerim iğrenç birer şekilde terk etti. Abimden ayrı kaldım. Kardeşime üzüldüm. Çaresiz kaldım. Yalnız kaldım. Yalnızlığı sevdim. Evin her köşesinde ağladım. Uykusuz kalıp gecelerce acı çektim şimdi dinlemeye korktuğum şarkılarla. İlaç içtim. Okuduğum kitaplarım bitti. Okulda milyonlarca kez kötü not aldım. Başarılı olamadım, okulda yapamadım, adım sorumsuz oldu. Tahtaya kalkıp 8 ile 5 i çarpamadım lise ikide. Suçsuz yere sınıftan atıldım. Haksızlık yapmadığım halde haksızlık yaptığım söylendi. Dışlandım. Hak yedim çok küçükken. Bir kıza vurdum, başka bir kıza bıçak çektim. Dayak yedim. Öğretmene diklendim. Çok kez disiplinlik oldum. Arkadaş kurbanı oldum. Bedenimden iğrendim. Korktum. Uzun zamanlarca korktum. Kabuslar gördüm. Sigara içtim. Parkta alkol aldım. Bir keresinde birer şat atıp dikiş dersine girmiştik. Utanç duydum olduğum kişiden. Eve geç döndüm. Anneme bağırdım. Arkadaşlarımı tersledim. Çok fazla gereksiz insan soktum hayatıma. Ödev yapmayıp oyun oynadım. Oyun oynayıp gecesinde sabahlara kadar ödev yaptım. En çok ödevi yapıp o dersten kaldım. (GÖT HOCA)
Büyüdüğümde utanacağımı düşünmediğim kıyafetler giyinip komik fotoğraflar çekildim. Platonik aşklar yaşadım bitirdim. Aldatıldım. Kullanıldım. Savunmasız kaldım. Tacize uğradım. Aynı kitabı defalarca okudum. Her okuduğumda aynı şarkıyı dinledim. Aylarca tek bir şarkı. Söylenen hiç bir şeyi zamanında yapamadım. Taktir edilmedim. Teşvik edilmedim. Tuhaf karşılandım. Doktorlarla yapamadım. İşlerin içinden çıkamadım ama alıştım.
Ve bir de o gitti.
Eğer hayat bana bunu veriyorsa, al bak, bu deneyim senin için, tecrübe, ilerde ilişkilerine daha farklı bakacaksın belki diyorsa, ben istemiyorum. Çünkü ne gücüm kaldı ne de hevesim kaldı herhangi başka bir şeye.
Eğer şuan aşık olmamın tesirindeysem ve bana bunların doğruluğunu sorgulayarak geliyorsanız muhtemelen zaman tek kanıtlayan olacaktır.
Kendimi tekrardan yalnız, çaresiz, kızgın, kullanılmış, sevilmemiş gibi hissediyorum. Gün geçtikçe bataklığa koşar adım gidiyorum. İçimden kurtarılmak için yalvarıyorum. Eski ben olmak istemiyorum artık. Yoruldum. Ben mutluluktan uykumun geldiği günleri istiyorum.
Eğer bana aynısını bir daha yaşarsam hayatımdaki son günüm olacağını söyleseler tereddütsüz aynısını yaşamayı seçerdim. Eğer yıllarca yaşayıp, kariyer sahibi olup, eş dost edinip, aileye çoluğa çocuğa karışıp, ülkeleri gezip, kültürlenip, çok kitap okuyup aklınıza gelebilecek tüm dünyevi doyuma ulaşmış yada ulaşacak da olsam, öyle sevilmeyeceksem, kimse öyle tatlı uykumu getiremeyecekse ve ben ondan başkasını istemeyeceksem ölüm asla uzağımda olmayacak demektir zaten.
Hayatım boyunca hep bu yanım beni ağır vasıta biri yapacak muhtemelen. Her şeyden etkilenen, insanların dediklerine üzülen yanım...
Çok küçük şeylerin peşindeyim. Dışarıdan büyük iş, kocaman bir kariyer, kocaman bir sektör içinde ufak bir dükkan, statü gibi görünsede aslında hepsi en sevdiğim müziği eve dönerken dinlemek için, moralim bozulduğunda ucuz sigara alabilmek, yalnız kalabilmek, saçma şeylere gülebilmek ve aslında bayram geldiğinde yine çikolatayı fazla kaçırıp ateşler içinde bayılmak için.
Yemin ediyorum hepsi küçük şeyler için. Hayattan bir şey beklemiyorum. Hayatım dışında.
Şuan yorgunum ve yazdığım yazı muhtemelen anlatım bozukluklarıyla ve imla hatalarıyla doludur.
Bu yazıyı yazdım. İyi midir kötü müdür bilemiyorum. Salağa bak amk ergen ağzının bağını sikeyim de diyebilirsiniz. Eyvallah.
Eğer o şarkıları açabilir, ve sonuna kadar ağlamadan dinleyebilirsem bir gün. O zaman işler değişmiş demektir. Ve ben  o gün geldiğinde bu yazıyı okuyup tekrar yazacağım.
Ne böyle hayat geçer, ne ben seni unutabilirim, ne ellerim, ne gözlerim, ne herhangi bir parçam, ne de bu his içimden gider.
Ben de böyle bir insanım işte. Düşüyorum, kalkıyorum. En son seninle düştüm. Kalkamıyorum. Belki sende ufak şeyleri sevseydin gitmezdin? Belki umut içimde var, ondandır. Bilemem ama, bak ne diyeceğim, benim niyetimi bildiğin halde kızdın gittin. Ne kadar güzel şeyler düşündüğünü biliyorum dedin. Kendin söyledin bunu.
Kaybetmemek uğruna yaptıklarımla seni kaybetmenin acısıyla bu gece de sabahlarız evelallah. 
Gelsen de uyu desen. En sevdiğim şeyi yapsam seninle inatlaşsam. Sonra yine sen galip gelsen, uyuya kalsam?
Bir itirafta bulunayım mı? Bloğunu düzenlemem için vermiştin ya şifreni vs. Ayarlarını yaparken kimse soru sormasın diye soru sormayı kapamıştım. Şimdi ben sormak istiyorum ve soramıyorum. Bahtsızım oğlum ben.
Neyse gidip yine senin için kendimden bir şeyler katayım defterlere.
Senden parçalar olan müzikleri dinlerim biraz.
Seninle hayaller kurup, sonra senin iznin olmadığı için mal gibi kalayım. Sonra asla o hayallerin gerçekleşmeme ihtimaliyle kafayı yiyeyim.
Sen dokunma ben kendi kendimi öldürdüm.
İyi geceler. İyi rüyalar.
İyi rüyalar ne biliyor musun? İyi rüyalar demek değil. Acaba attığın videoyu hatırladın mı demek. Videoyu çekerken iyi rüyalar diye düşük bir laf çıktı ağzından. Defalarca aşık olduğum anlardan birisiydi.
Ben seni düşündükçe yeni şeyler buluyorum. Anlatmakla bitmez. Gücüm yetmez. Ne dersen de, bu blog yazısı da bendeki sen de sonsuz.
Umarım bu yazıyı da istemediğim bir şekilde anlamazsın. Hakaret edeceksen zaten edersin sıkıntı yok onda, çekinmiyorsun. Ben bir şeyler saklamakta beceriksizim. Sense hayatımdan çıkmakta beceriksizsin.
Tatlı rüyalar gözlerine yandığım. Tatlı rüyalar...

3 Ağustos 2015 Pazartesi


Dur söyleme, ayrılıktan bahsetme ne olur.
Ama ben çooooook, çooook aşığım aşığım sanaaaa...
Ben insan değilmişim mutlu edemez işim seniii...
Ne yazılır gecenin bu saatinde bilmiyorum ama çok şey hissediliyormuş onu farkettim.
Korkuyorum ben. Özlüyorum. Nolurdu gelseydim? Nolurdu görmezlikten gelseydin? Okuyup unutsaydın mesajları?
Ulan aşık olmuşum işte, aklım mı başımda sanki.

Sanırım bende boynumdan gıdıklanıyorum. Yoksa herkes mi gıdıklanır gözyaşları boynuna deyince?
Yazmazssın sen bana. Bok var.
Bok var bok onlinesin bok var.
Lan amk skdjdlsn bakmıyosundur bile ne malım ya hwlehdldhs
Tamam tamam uyuyorum.
Yaz geceleri için yazılmış bi şarkı var mı acaba?
Maymunlardan nefret ederim. Elleriyle ağzını kapayan maymunlardan nefret ederim. Emoji olan maymunlardan. Duruma koyulan maymunlardan.
Konuşuyor olsaydık uyumam için yazmazdın. 
Sen dönene kadar içimdeki çalgıcı seni çalsın o zaman.
Seni beklemeyi sevmiyorum. Ama en iyi yaptığım şey.
Utandığındaki bakışlarını seviyorum.
"Aç bakıyim ne kadar açabiliyosun gözlerini?" diyişini seviyorum.
Boynundan gıdıklanışını seviyorum.

Online oluşunu izleyip türlü senaryo kurmak mmmmm...
“çünkü her sokakta en az bir kadının tırnakları yenmiş ve elleri titriyor. çünkü her sokakta en az bir kadının boynunda kendi tırnağının izleri ve o uzun kızarıklıklar. çünkü her sokakta en az bir kadın enkaz gibi yaşıyor.”
Hep seveceğim zaten.
Neyse, iyi geceler, tatlı rüyalar.
O duraklayışını farkettim eğer farketmedim sanıyorsan.
Çal, çal, günahkar çalgıcı, çal...
Oysa ben sevgimden, sana kırıldım bile diyemedim.
Bilmezsin neye kırıldığımı.
Ne o yaz gecelerini yaşayabildik, ne de Kadıköy'e beraber geçtik bir vapurla. Galatay' ı izlerdik.
Herşeyi silsem diyorum. Unutsam tamamen, acı çekmem belki diyorum. Avuçlarımı görünce seni hatırlıyorum ne yapayım? Onları mı keseyim atayım?
Bari yazdıklarını kaldırma. Yada kaldır, ümitleniyorum. Acı verici.
Eskiden çıktıklarına attığın tivitleri okudum. Şimdi bana birşey yazmıyor oluşun hem kendimi özel hissettiriyor hemde bir nebze neyim eksik lan diyorum arada. Sorun yok.
Sana yazamıyorum. İstersen sen girip okuyorsun. O da güzel.
Söyleyemediğim binlerce şey var. Belki duysaydın pişman olmak için beklemezdin.

30 Temmuz 2015 Perşembe

Sen De Bu Şiiri Ona Okursun

Defterlerimin sayfalarına bir kaç çift rakam düşüp
Gittiğini yazdım.
Gittiğini, dönmediğini, kırdığını
Dağıtıp, yıktığını.

En iyi yaptığın şeyin konuşmak olduğunu
Ama hiç konuşmadığını,
Ellerimden tutmadığını ki
Bir zamanlar içlerini öptüklerini.

Ben küçük düşünenim.
Çok seveninim.
Kocaman bir şehirde
Küçücük yazılar yazan birisiyim.

Sen benim sevgilim,
Bense senin eski sevgilinim.
Bu hep böyle kalır çünkü
Yaşayamayacak kadar kırgınım.

Asla sözünden dönmezsin ya sen
Sana da geri dönmem dedin.
Ama belki yıllar sonra
Bir yerlerde
Omzuma yaslanır
Sen de bu şiiri ona okursun.

28 Temmuz 2015 Salı

‘’Bana başka gülüyor, “Ben de seni sevecek gibiyim ama daha değil” der gibi gülüyor. Bekle diyor sanki bana. Ben de bekliyorum…‘‘
Hastasın sen. Sinirlerin bozulmuş. Delirmişdin. Aynı halan gibisin. Yazık...
Az önce bir babanın sevgi sözcüklerini okudunuz. İyi geceler.

27 Temmuz 2015 Pazartesi

bir gün olur da ayrılırsak, beni asla unutma. seni anışımı, seni sevişimi, sana olan derin ve bitmeyen özlemimi, unutma. 
sana kendi sesimden okuduğum sözleri, sana kendi sesimden, kendi yüreğimden hediye ettiklerimi unutma. 
bir gün, olmaz ya. olur da ayrılırsak, senin uğruna gülüşlerimi, senin uğruna ağlayışlarımı, titrek ellerimle seni sıkıca - hayata tutunurcasına - tutuşlarımı ve seni bir caddede yağmurun altında birçok şeyin pahasına öperken ellerine dökülen o yaşları unutma. çünkü ben bana o anki hüzünlü bakışını asla unutamam.
beni unutma. kendi kıyılarında boğduğun beni, içinden sıyrılamadığın, içinde boğulduğun seni, unutma. 
kendi kendine konuşup ben sandığın o günleri, 
düşlerimizi, 
onlardan yaptığımız dinamitleri. unutma. 
balıkların nefes alamamasından yakınışımı, kuşların kafeslere konuluşuna ettiğim tüm isyanları, asla unutma.
ve unutma, içinde bir kaçakçı yaşatıyorsun, bana vurgun. onu asla unutma.

26 Temmuz 2015 Pazar

Bir Kadını Hak Ederek Sev

En son ne zaman bindiğin metroda çift kişilik bir koltuk aradın? Ne zaman bir kadının üşüyen ellerini ısıtmak için önce kendi ellerini nefesinle ısıttın? Kaç kadını sevdin tepeden tırnağa tüm yalnızlıklarıyla? En son ne zaman kör inadını kırıp ta mağlup ayrıldın haklı olduğun kavgadan?
Sevdiğin kadına kulak ver, basit bir cümle. Onun cümlelerine değil gözlerine bak. Söyleyemediklerini bul, sonu üç noktayla devam etmek zorunda kalan geçmişini araştırma. Kıyma bir kadının gözyaşlarına. Hayallerinin katili olma, illa da katil olmak istiyorsan korkularının katili ol. Göster ona bir erkeğe nasıl güvenileceğini! Sol yanına yasla mesela, sevişme içgüdüsü beslemeden uyu. Öyle sarılsın ki sana tüm öpüşmeleri unut ve ömrün boyunca seveceğin kadınlarda onun sarılmasını ara.
Bir kadını hak ederek sev. Gözyaşlarının akmasına izin verme. Gerektiğinde sen de kat gözyaşlarını onun acısının en koyu yerine. Çekinme acıdan, bir kadının dudaklarının silemediği acı tanımadım ben. Hayal kuran insanlara çocuk gözüyle baktığın zamanlar, çocukken ne kadar masum olduğunu getir gözlerinin önüne. Kendi çocukluğunu canlandır, yıldızlara bakıp ta karşı apartmanda oturan ismini bile tam bilemediğin kıza aşık olduğun kızı hayal ettiğin yarım kalan çocukluğunu hatırlat kendine. Gülümse, bir hayal daha kur. Mesafelere aldırma, en büyük mesafe arasında birkaç santim kalan dudaklarının birbirine dokunmasından korktuğu andır kimi zaman. Mesafeler için bir kadından vazgeçeceksen, ucunda ölüm olduğu için yaşamaktan da vazgeç.
En son ne zaman sevdiğin kadını bekledin bir cumartesi akşamı şehrin en işlek caddesinde yağmur tepeden tırnağa seni ıslatırken? Aklından onlarca sitem geçtiği halde tek görüşte tüm öfkelerinin sesinin kısıldığı anları bilirsin işte, vazgeçme bunları düşünüp te. Huzuru çok arama, huzur hayalindeki şehir de değil, sevdiğin kadınla yan yana hayaller kurabildiğin şehirde.
Bir kadını sevmekten korkma adam, bir kadının silemediği yara izi tanımadım ben. Eninde sonunda ucu ölüme çıkan kısacık ömründe bir kadını hakkıyla sevmiş ol en azından…

Affet

Eğer seni kırdıysam
Darıl bana
Ama bir gün beni ararsan
Bak ruhuna

Birden gecem tutarsa
Güneşi çevir bana
Sevgilim bağışla
Biraz zor olsa da

Affet beni akşamüstü
Gölgem uzarken
Öğleden sonra affet
Ne zaman istersen

Affet beni gece vakti
Ay doğmuş süzülürken
Sabaha kalmadan affet
Tam ayrılık derken
Çünkü sen çölüme yağmur oldun
Sen geceme gündüz oldun
Sen canıma yoldaş oldun
Sen kışıma yorgan oldun

Kaynak: http://yeni-sarkisozleri.blogspot.com/2014/10/muslum-gurses-affet-sarki-sozu.html#ixzz3gzwmjSoU
"yeniden konusuruz belki bir gün, belki bir yerde. ama nasıl?  yeniden karşılacağız seninle. ama nasıl?.. yazmıyorum sana, gelmiyorum, sen de gelmiyorsun. sen çoğu zaman buralı bile değilsin, belki de hiç olmadın. ben kendimi kandırdım belki, kendi kara sevdamla. seninle bilmem hangi diyarda görüşmüştük. senin o bakışların neydi.. delip geçen, insanın içini ezen o bakışlar neydi.. o ses, o duruş, o gülüş. onlar neyin nesiydi öyle? inan, hala aklımdan çıkmıyor bir saniye. sen neydin öyle?.. Tanrı'nın bana gülümsemesi miydin yoksa sen.. ya sen. sen ne dersin? söylesene sen nerdesin. o gülüşler hala o dudaklarda mı? bilirsin, ben o dudakları öpmeye utanmıştım. belki de kıyamamıştım, bilmiyorum.. şimdi hangi utanmaz esir aldı dudaklarını. kime tutsaksın, söylesene sen nerdesin? kaç gece seni ağladım ben. yağmur oldum yağdım kaç kere senin üzerine. duydum ki, o yağmurlarda şemsiyeni yanından hiç eksik etmemişsin. yıkıldım. kendi enkazımın altında kaldım. kendim, sendin. ama seni o enkazda bulamadım. sen, saklanmıştın ya da sen sadece aklımın bana bir oyunuydun? söylesene, nerdesin?"

Bir Kaşık Su

Tuttuğum eller beni kıyıda bıraktı.
Yüzme bilmeyen bir kızdım. Boyumu geçiyordu dalgalar. Ben daha yüzmeyi öğrenemeden dalgalarlaydım. Kafamı daha sudan yeni çıkarmış o derin nefesimi alırken başka bir dalganın esiri oldum.
Yüzmeyi öğretmesini bekledim açık denizlerin yüzücüsünden.
Kıyıdaki o çırpınan kız onun için ne kadar zor olabilirdi ki? Neden öğrenenemesin yüzmeyi?
Ama korkak bir insana korkusunu unutturmak yüzücünün tahmininden de zormuş anlaşılan. Kendini bir türlü suya bırakamayan kız açık denizlerin oğlanıyla beraber. Kız korkuyor sabrını zorlamaktan. Kız çekingen. Canı emanet oğlana. Ne dese yapacak. Öğrenmek istiyor kız çünkü. Belki beraber kulaç atarlardı açık denizlere? Kim bilir yelkenlilerle yarışırlardı fırtınalarda? Balıklarla kovalamaç oynarlardı?
Kızın uğraşları yetersiz kaldı haliyle. Çocuk kızın yüzebileceğine dair inancını kaybetmişti. Diyordu ki olmaz, bu kız yüzemez. Denizin sığına ait bu zavallı kız.
Kız kendince çırpındı dalgalı denizde.
Oğlandan yardım eli istedi. Sen yüzme dedi kız, ben sana yüzeyim kal orada dedi.
Oğlan dev dalgalarla mücade etmiş zamanında, şimdi boynu bükük sahil dalgalarına mı boyun eğecek?
Beklemekten sıkıldı oğlan.
Yüzmeyi öğrenemeyecek bu kız, her kulacı derine bu kızın, her hareketinde batıyor.
O kız, yarın öbür gün ölecek. Çünkü çok kez bırakıldı eli.
Çok su yuttu oğlanın denizinde.
Çocuğun balık gibi yüzüşü, kızın zor nefes alışlarıyla aynı kulvarda değildi.
Kız tam elini tutacakken oğlanın, oğlan o eli tutmadı. Halbuki yüz demişti, elini tutacağım. Belki o zaman boğulmazdı kız?
Git dedi şimdi de, git daha fazla gözümde küçülme.
Halbuki gidildikçe küçülmez miydi kız?
Kız eninde sonunda yüzmeyi öğrenir elbet, çocuk başka sulara açılırken.
Başka elleri tutacakken çocuk, belkide kız onca yaşanmışlığın altında boy verir.
Ve umarım kızın nefesi tekrar suyun üstüne çıkmaya yetmez.
Bazılarımız için su korkuyken, bazılarımız susuz yapamaz.

25 Temmuz 2015 Cumartesi

Günlüğümdeki her üç cümleden birinde senin ismin geçiyor ve seni sevmediğimi düşünmene dayanamıyorum.
Ne ben kalkabileyim uyuduğum uykudan ne de beni hatırlasınlar.

16 Temmuz 2015 Perşembe

Bir sürü küçük küçük hatıralarım var seninle. Parça parça hepsini hatırlayabilirim, detaylı bir şekilde. Ama dönüp büyük resme baktığımda o küçük jestleri vs bi tarafa bırakıp sadece o gülüşünü hatırlıyorum.
Hani böyle görüyoruz ya internette bloglarda falan, herkes sevgilisinin gülüşüne yazıyor. Saçma gelirdi bana. Meğerse o gülüşmüş insanın içini yakan. İnsana her şeyi o gülümseme hissettiriyormuş. O sebepleymiş yazılan o şiirler.
Bak güllüsü, ben seni içimden atamam. Eğer mahvoluşumu her gün görmek istiyorsan git, süründür beni nolur. Belki o zaman sevdiğime inanırsın?
İnan bende hayatımı yaşamak istiyorum artık, seninle.
Bizi bitiremeyeceksin sevgilim.

29 Haziran 2015 Pazartesi

27 Haziran 2015 Cumartesi

Gönül her zaman görmüyor kaderin gördüğünü.
ne güzel şey hatırlamak seni, 
yazmak sana dair, sırtüstü yatıp seni düşünmek: 
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz.
— Nazım Hikmet
Biz aynı çalının insanlarıyız be valla bak.
https://www.youtube.com/watch?v=y_QIOsLY8-k
Fotoğrafına uzun uzun kim bakıp böylesine iç çeker söylesene. 
Sana kim dokunmadan sarılabilir ben gibi?

Bende yara olarak kaldın.
Kanamıyorsun, 
Kapanmıyorsun. 
Ama bazı zamanlar derinden sızlatıyorsun içimi.
Ben kaybettim de sen mi kazandın be allahsız.
Ben piraye değilim,dönerim ama o da bir nazım değil,gelmez.
Neşeli şarkılar çalmasın.
Yaptığı şeylerden haberi yoktu biliyor musunuz? Bana güzel geldiğini bilmiyordu yaptıklarının. Söylediğimde o bile şaşırıyordu yaptığına. Gel de sevme. Heh. Gel, buyur.

20 Haziran 2015 Cumartesi

Çünkü

Her gece yatarken hayal kuruyorum. Bunların hiçbirinin olmadığını, hepsinin aslında rüya olduğunu düşünüyorum bazen. Bazen de sadece beni affedebileceğin bir hata olduğunu hayal ediyorum. Gelip sana ağladığımı, senin bana sarıldığını düşünüyorum. Bütün mesajlaşmalarımızı hayal ediyorum. Yaptıklarımızı baştan kurguluyorum. Olan biteni düşünüyorum. Sonra birden kanım donuyor. Gerçekten söylediklerin ve gerçekten yaşananlar geliyor aklıma. Her gece ağlıyorum bu sebeple. Sana en çok ta o yüzden kızgınım. Kimselere belli etmeden sessizce ağlamak zorunda kaldığım için. Biliyorum ki annem endişelenecek çünkü.
Sabah kalkıp, güleceksin ama, yanımdaki yastığın sen olduğunu düşünüyorum. Görsen, acırsın.
Tekrar ağlamaya başlıyorum sonra. Bu sefer de sabahları. Midem bulanmaya başlıyor sonra. Ayaklarımı kendime çeke çeke  ağlıyorum.
Çünkü bunların hepsi benim suçum değil. Çünkü böyle olsun da istemedim. Çünkü sevdim, çünkü güvendim.
Ne geldiyse başıma akılsızlıktan geldi. Aptallıktan.
Haklısın, sana akıllı kız lazım. Çünkü sen mükemmelsin.

18 Haziran 2015 Perşembe

Bir gün sorarlarsa beni sana, küçücük bir dünyası vardı onu da ben kararttım dersin.
Bugün olsan yine severim seni, hiç kalbim kırılmamış gibi.
Hasretimden prangalar eskit demiyorum,
           beni eskit becerebilirsen.
Ben bir reform bulup,
gelirim nasıl olsa.
             Diyorum ki; 
         beni sev sevebilirsen.
Nasıl yazmayayım seni, gel de yazma. 
Nasıl olur… 
“Gel!” de, yazmam.
Ben hep kalan oldum, sen hep kaçan. 
Ben hep kanan oldum, sen hep yalan. 
Ben hep yanan oldum, sen hep yakan.
Doğru olmadığını adım gibi bildiğim, ama yine de inanmak istediğim bir yalansın ve ben sana geceden kanmayım.
Artık kiminle düşüp kalkarsın, bilemem, bilmek istemem. 
Bildiğim tek şey; ben seninle düştüm, bir daha da kalkamadım.

10 Haziran 2015 Çarşamba

Ben dertten ah çektim

Bir bedendim etten kemikten
İçinin bir yarısı sana hasret diğer yarısı ölüme
Gecelerce hiç bıkmadım
Seni yanımda hayal etmekten

Ne sen bana geri döndün ne aşkın senin gönlünden
Ne sabaha çıktım o lanet geceden
Bir fotoğrafın kaldı elimde
Ben dertten ah çektim sense zevkten.
Sevince default olarak terkediliyorum. Gidiyolar yani.
https://www.youtube.com/watch?v=qpAeILUvIJQ
DUR SÖYLEME BİRAZ DİNLE DURSUN ZAMAN YADA GİTMEEEEEE
AZ SONRA SANA VEDA ETMEM LAZIM, YA SON RA SIIIIII....
Kaldırma engeli lan iki ağlar uyurum...
Acaba engeli kaldırıcak mı sorunsalı...

Ulan tertemiz bi basit kız olduk he.
ARKADAŞLAR HATA YAPMAYIN. Hata yapanı sikiyolar arkadaşlar.
"Elimi göğsünde hayal et. Çünkü ben öyle hayal ederek uyuyacağım bu gece."
Sen bu gecelerin hesabını veremezssin.
Sen bi bilsen ona daha neler yakışıyo.

Saat 2.14 ve seni seviyorum.

9 Haziran 2015 Salı

Hüzünlü bir şiirin, en güzel mısrası gibisin.
Düşmek değil de, “düştüğüm zaman o beni kaldırır” dediğin insanların el uzatmaması üzer insanı.
biraz içmek için o kadar çok sebebim var ki.. bitti ne varsa, tükendi. bende de kalmadı bir şey.. yine kaybettik, daha güzel kaybettik..
şimdi seninle bir büyük rakı açalım. 
mezemiz bol olsun.
her kadehte biraz daha açıl bana.
içinde ne varsa.
anlat, haykır, isyan et.
ağla.
rakı bittiğinde rakıdan değil, içindeki her şeyi attığından sarhoş ol.
senin biraz rahatlamaya, anlatmaya, haykırmaya,
biraz da sarhoş olmaya ihtiyacın var.
gel.
“Sen hayatımdan çıktın belki ama, ben bu boktan durumun içinden çıkamadım.
Beni sevmesi lazımdı. Bu kadar lazımken, beni sevmemesi, onun ayıbıydı.
“Ben diğer kadınlar gibi değilim.
onlar, karşılaştıkları problemleri çözebiliyorken ben; sorunun kaynağını bulabiliyorum ama çıkış kapısı ararken tüm kapıları üzerime kilitliyorum.

8 Haziran 2015 Pazartesi

8 ay 23 gün. Toplamda 267 dün aslında.
Şeytan bir gün elbet bir kez yenecek seni, yok ki kaçarın !

Curcuna

Bu kaçıncı yağmur yine yüzüme vuran? 
Kaçıncı savaş yine yenildiğim?
Bu kaçıncı kez senin için ağlayışım?
Kaçıncı kez uykularımın kaçışı bu?
Olsun, herşey gitsin. Ne uykum kalsın, ne halim.
Ne gezmeler kalsın, ne de diğer insanlar.
Sen gitme yeterki. Sen kal.

3 Haziran 2015 Çarşamba

Söylediğin şeyler için pişman olucaksın.


Biri benim için ağlasa, olduğum yerde çömer bundan sonraki hayatımda onu nasıl canıma katacağımı hayal ederdim herhalde.
Öpüyorum, geceyi gündüze çeviren gözlerinden.
Sarhoş olup yazsan ya bana

https://www.youtube.com/watch?v=_zPlr-o-YEQ
Sokakta oynarken düşüp yaralansam bile ertesi gün sokağa çıkmak için ağlayan çocuktum; bir hatayı bir daha yapıyor olmama şaşırmamak gerek.

O değilde,

Menekşeler kokusuz.

"Bir bilse."

Ah bir bilse
Bilmiyor ki bu satırlar ona ithafen
Elinde kalem olsam nasıl tutulduğumu bilmek isterdim,
esasen.

Mavi dersen eğer,

Şimdi de eğer sen mavi dersen
Şu yüzüme gözüme bulaşan
Saçımdan akan değil
Gözlerindeki mavi

Eğer mavi dersen
Her halini dudaklarının
Bu gönül ezberleyecektir
Kafasına vura vura.

Mavi falan dersen
Şahsen ben üstüme alınırım.
Nihayetinde gökyüzü mavi
Seni bana getiren denizler mavi
Gözlerin mavi.

"Doğsun güneş yalnız bir bulut kalmış."

Küçükken karanlıktan korkardım,
Şimdi bile bazenleri.
Geceleri uyuyamazdım korkardım
Şimdi aşığı oldum karanlığın.

Bana sen sevdirdin yıldızları, ayı,
Gecenin o korkutucu sessizliğini
Sessizliğin içindeki seni
Şimdilerdeyse sensizliği.

Yine sen sevdirdin bana
Her yanı sen kokan geceleri
Bak uyuyorum her gittiğinde
Uyanmamayı dileyerek...

"Seni buralarda bir bekleyen var."

Bende bir sen eksiksin işte
Birde hayallerin benimle değil
Sen yine de gel
İster şimdi, ister gece.

İstersen yarın çık gel, istersen bir iki gün sonra
Çünkü biliyorum çayı sıcak içersin
İç çayını soğutma ama
Seni burada bir bekleyen var.

Şekerini bol koydum çayının bak
Kırmızı bir bardağa doldurdum
Ama öyle sert esti ki rüzgar
Ne demi kaldı ne rengi.

Sen, küçücük bir umutla gittiğin o yolları
Gözü yaşlı dönmek nedir bilir misin sevgilim?
Olsun, yine de gel
Bir bekleyenin var.