19 Mayıs 2013 Pazar

Ah sıkıldım, bunaldım gene bu aralar. Çektiğiniz sıkıntılara ara verdiğiniz zaman tekrar yaşayınca kaldıramaz hale gelmiş oluyorsunuz. Sanki o korku gitmemiş, hep içeride bir yerlerdeymiş de, birden kocaman oluyormuş gibi.
Sanırım sıkıntılarım hiç bitmeyecek. Sanırım ben buna hiçbir zaman alışamayacağım. Alışmak istemiyorum çünkü. Çünkü bunların bitmeyecek olmasına inanmak istemiyorum. İnsanların değişmeyecek olmasına inanmak istemiyorum. İnsanlara istediğimi yapabilmek, onları değiştirebilmek ama onları üzmemek istemiyorum. Ne zaman büyüyeceğim biliyor musunuz? Bunlardan vazgeçtiğim zaman. Yani insanları olduğu gibi kabullenebildiğim zaman, yani insanları kırmayı öğrendiğim zaman. Bunlar beni her zaman bir adım geride tutacaktır ama ben böyle mutluyum. Yani hiçbir zaman değişmeyeceğim.
Bir de az önce insanları değiştirmekten bahsediyordum değil mi? Onların sevmediğim yanlarını alıp, yerine sevdiğim yanlarını koymak istediğimden bahsettik. İnsanların değişmesi bazen iyi bazen de değil.
Değişen insan kendini geliştirebilen, yontulabilen bir odundur arkadaşlar. Ama öte yandan herkes tarafından değiştirilebilir, her yöne çekilebilir ve isteyen bu oduna istediği şekli oyabilir. Sizce hangisi daha doğru. Değişken olmak mı yoksa sabit bir insan olmak mı? Ben işin içinden çıkamıyorum. Bu noktada beynim eriyip kulaklarımdan akıyor haliyle. Zaten yarın için yoğun bir ders temposu tutuyorum. Sabah başlayıp akşama kadar ders çalışacağım. Neden? Siktiğimin sınavlarını vermem lazım da ondan. Senenin başından hatta ortaokulun hatta ilkokulun başından itibaren moralim bozuk hevesim kaçıktı. Dış etmenler falan işte. Anıları deşmek istemiyorum.
Ablanız kaçar, ayak tırnaklarıma oje sürmek durumundayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder