9 Mayıs 2013 Perşembe

Şimdi benim kafama falan taktığım bir takım sorunlar var ben şuna ailevi meseleler diyeyim siz anlayın. Bende gittim doktora. Aile psikiyatristimiz var bi hatun maşallah taş gibi de. Dedim böyle böyle derste şaftım kayıyor, hoca konuyu anlatırken ben bir bakıyorum sorunun sonunda uyanmışım, voleybol oynarken top önüme düştükten sonra ayılıyorum yani resmen kendimden geçiyorum, dalıp gidiyorum. Bana bi şurup verdi dikkat için. Bir de kan tahlili neyn yaptırdık efenim bende b 12 eksikliği varmış bayağı. Eh bayağı uzattım lafı durun sadede geleyim, içimi dökeyim.
 Ben gittim doktora o kadar parayı verdim ama ben içimi dökemedim arkadaşlar şimdi tabiri cayiz ise sizin beyninizi eriteceğim burada.
 İlk önce bu ilaç ile ilgili sorunlarım bana hissettirdikleri tabi ki. Tüm sorumluluklarımdan kurtulmuşum gibi ama kafamın arkasında bir yerlerde en ufak bir üzüntüde hop ordan çıkıp birer birer hatıra olarak gözlerimin önüne dökülüyor sanki. İlacı iyileşmek için içer insan. Evet ben bunu farkındayım sürekli geri sarıyorum. Bunu düzeltebilmek için içiyorum. Ama sanki hiçbir şey kat edemiyormuş gibiyim. Hep yerimdeymişim, hiçbir zaman ilerleyemeyecekmişim gibi.

Çaresiz kalmadığım sürece kendimi teselli edebiliyorum. Ama içinde bulunduğum durum bambaşka, yazmaya kalksam kan kusarım, işte bu durumum çaresizlik başlı başına. Caresiz olunca tamamen kendimle yalnız kalıyorum ve resmen korkuyorum. Kendi kendime kuruyorum. Evet, öyle. Kötü durumlar, sahneler oluşuyor kafamda, genellikle gece yatmadan önce, ve daha çok üzülüp ağlıyorum. Sanki boğuluyorum da, insanlar yanımda dikilip "Ah kurtaralım," diye konuşup, elini uzatamıyormuş gibi.
 Şimdi siz söyleyin, bana bu iğrenç zemini hazırlayanları hayatımdan nasıl çıkarayım. Çıkarsam mutlu olur muyum?
 İki ucu boklu değnek, öyle bir şey ki atsan olmuyor, atmasan tam bir lanet. Gençler daha sık yuazmaya başlıycam ama şimdi kaçıyorum yemek hazırmış, bye, kip, ok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder